28-04-2018 07:30:15 Son Güncelleme: 28-04-2018 07:36:15

“Sesim Olur musun?” paneliyle kadınların sesi oldular

Kadınların iş ve toplum hayatındaki sorunlarının tartışıldığı; bugüne kadar organize sanayi bölgeleri, sanayi ve ticaret odaları, üniversiteler, belediyeler ve özel kurumlar bünyesinde seri halinde düzenlenen “Sesim Olur musun?” paneli, Total sponsorluğunda gerçekleşti.
“Sesim Olur musun?”  paneliyle kadınların sesi oldular

Total Oil Türkiye A.Ş. Strateji, İkmal ve Ticaret Direktörü Evrim Akalın, “18 yıldır çalışmakta olduğum Total Oil Türkiye, cinsiyette hep eşitlik prensibini taşıyan, bunu bir sorumluluk ya da zorunluluk olarak görmekten uzak, tam tersine doğal bir gereklilik ve fayda olarak gören bir kültüre sahip.

 

Biz, Demirören bünyesinde, Akaryakıt ve LPG Dağıtım sektöründe faaliyet gösteriyoruz ve bu sektör oldukça erkek egemen bir yapıya sahip, ancak TOTAL Oil Türkiye kadın istihdamı konusunda sektörün istisnai şirketlerinden biri. Beyaz yaka çalışanlarımızın %37si, Müdürlerimizin %34’ü , Üst Yönetim Komitesinin ise %50’si kadın. Sektör, ülke ve hatta dünya geneline baktığımızda yüksek oranlar yakalamış olmamıza rağmen, hala bu konuda ilerlememiz gerektiğinin bilincindeyiz. Bu bakış açısıyla da, işe alım süreçlerimizi yönetirken %50’ye yakın oranda kadın aday görmeye özen gösteriyoruz.

 

Kadınların istihdama katılımının artırılması ve iş hayatındaki cinsiyet eşitsizliği sadece ülkemizde değil global ölçekte de çok ciddi bir problem: İş hayatında kadınların karşısına 4 katmana ayırabileceğimiz bir ihtiyaç piramidi çıkıyor: Güvenle işine gidip gelebilmesi ve işyerinde mobbing’e maruz kalmaması, bebek/çocuk bakımı ile endişelerinin ve ihtiyaçlarının giderilmesi, eşit işe eşit ücretin sağlanabilmesi ve kariyerinde ilerleyebilmesi.

 

Bu konuda tabi ki en hızlı ve etkin çözümler makro ölçekte alınan düzenlemelerle gerçekleşecek. Mevzuatta yapılan düzenlemeler ve STK’ların çalışmaları çok kıymetli. Ancak ben, kadın istihdamının arttırılması ve sorunları giderilmesinde şirketlere ve çalışanlara da çok önemli roller düştüğünü düşünüyorum.

 

Farklı ölçeklerdeki ve sektörlerdeki şirketlerimize, kadın istihdamının arttırılmasının sosyal bir sorumluluk ya da yasal bir zorunluluk olmaktan ziyade aslında karlılıklarını ve tüm diğer performans göstergelerini olumlu etkileyen bir gereklilik olduğunu anlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Bugün artık firmaların karlılıklarını kabul edilebilir seviyelerde tutmak ve uzun vadede sürekliliği sağlamak için etkin üretkenlik ve inovasyona odaklanmaları gerekiyor. Her iki konuda da başarı sağlayabilmek için çalışanlarda Çeşitliliğin sağlanması en önemli noktalardan biri haline geldi. Cinsiyet çeşitliliği de burada çok büyük öneme sahip. Bu konuda yapılan birçok çalışma ve araştırmalar var, hepsinin ortak yönü cinsiyet çeşitliliğinin karlılığı ciddi oranlarda iyileştirdiği yönünde.

 

Cinsiyet çeşitliliğin gerekliliğine ikna olmuş şirketlerin de bu farklılıkları yönetebilmek ve sürekliliğini sağlayabilmek için kapsayıcı İK politikaları uygulamaları gerekiyor. İşe alım kriterlerinin cinsiyetten arındırılması, organizasyon yedekleme planlarında cinsiyet çeşitliliğinin dikkate alınması, Etik komitesi gibi mobbing’i engelleyici yapılar, süt odaları, kreşler, doğum izinleri bunlardan sadece birkaçı…

 

Diğer taraftan kadın istihdamının arttırılması konusunda donanımlı ve tecrübeli üst düzey kadın yöneticilerin duruşu ve katkısı çok önemli. Kadın yöneticiler öncelikle arkalarından gelen yeni kuşaklara rol model olmalı, onları teşvik etmeli. Diğer taraftan da işverenlerin yine kadın yöneticileri seçmeleri, tereddüt etmemeleri için referans noktası olabilmeli. Her iki anlamda da önemli misyonlar üstlenebilmeliyiz.”

 

Demirören Holding Hukuk Müşavir Yardımcısı Burçak Ildır ise şunları söyledi “Global bir problem olan kadın istihdamı ile ilgili dünyada birçok yasal düzenleme yapılmaktadır. Bunun yanı sıra, başta Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü olmak üzere birçok uluslararası ekonomik kuruluş ve sivil toplum örgütü bu konu üzerinde çalışarak birtakım statüler belirlemektedir.

Bu alanda en temel gündem maddeleri olarak adil ve elverişli koşullarda çalışma ve eşit çalışmaya eşit ücret gibi başlıkları söyleyebiliriz. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile kadın erkek eşitliği artık temel bir hak olarak algılanmaya başlanmış olup, günümüzde pozitif ayrımcılık, ülkelerin kendi iç düzenlemelerinde yerini bulmaktadır.

 

AB ülkelerine baktığımızda, özellikle Kuzey ve Orta Avrupa ülkelerinde kadınların iş hayatında etkin faktör olduklarını görüyoruz. İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan gibi Güney Avrupa ülkelerinde ise, ülkemizdeki duruma benzer olarak bu oranın daha düşük, %30 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Ancak bahsettiğimiz ülkelerde de sanıldığı gibi hızlı şekilde değil, uzun süreler sonucu bu noktaya gelinmiştir. Bu başarıdaki en kritik nokta ise yönetimlerin değişmesi durumunda bile toplumun bütününü ilgilendiren konularda kararlı ve istikrarlı bir duruş sergilenmiş olmasıdır.

 

Ülkemizde kadınların iş hayatına kazandırılması adına pek çok yasal değişikliğe gidilmiştir. Özellikle 4857 sayılı İş Kanunu’nda yapılan değişikliklerin kadınlarda doğum izni sürecinin olabildiğince hafifletilmesine ve işçi haklarını korumaya yönelik olduğunu söylemek mümkün. Yine bu kapsamda doğum sonrası izinlerin tamamlanması sonrası anne veya babanın, çocuğun zorunlu ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden aybaşına kadar kısmi süreli çalışma talep etme hakkı bulunmaktadır. Kamu çalışanları bakımından da benzer düzenlemeler mevcuttur. Türk Medeni Kanunu’nda kadın ve erkeğin aile birliğini birlikte ayakta tutmasına ilişkin yapılan değişiklikler olumlu ve önemli adımlardır.

 

Pozitif ayrımcılık bakımından yapılan yasal düzenlemeler gerekli ancak tek başına yeterli değil. Başka dinamiklerle desteklenmeli. Özellikle sivil toplum örgütlerine ve bireylere, kadın erkek eşitliği bilincinin sağlanması ve kadına bakış açısının değiştirilmesi noktasında oldukça büyük görevler düşüyor. Ayrıca kadınların, yönetim kademesinde daha etkin rolde olması, üst düzey ve nitelikli işlerde çalışması çok önemli. Yasaların uygulanması ve hayata geçirilmesi konusunda hep birlikte aynı bilinçle hareket edersek, olumlu gelişmelerin hızla artacağına ve dönüşümün gerçekleşmesini sağlayacağımıza inanıyorum.

 

Yasaların uygulanması konusunda hep birlikte hareket eder ve uygulamaları daha iyi bir noktaya getirirsek, dönüşümün gerçekleşmesini sağlayacağımıza inanıyorum.” dedi.

 

Katılımın yoğun olduğu ve Demirören AVM’de yer alan Social İstanbul İstiklal’de gerçekleşen organizasyona, Total üst yönetim kadrosu da katılım gerçekleştirdi.

 

Total Oil Türkiye, Türkiye'nin 5. büyük akaryakıt şirketidir. Eurodiesel ve mobil ödemenin öncüsü olan Total, Türkiye’de yaklaşık 500 istasyondan oluşan dağıtım ağı ile müşterilerine kaliteli hizmet ve yüksek performanslı ürünler sunmaktadır. Şirket, geniş istasyon ağının yanı sıra lojistik açıdan çok güçlü bir alt yapıya sahip olup Gebze, Aliağa ve Samsun'da akaryakıt, Yarımca, Ankara ve Aliağa'da LPG olmak üzere toplam yaklaşık 300 bin m3 kapasiteli tesisleri ile dünya standartlarında depolama ve dağıtım hizmeti sağlamaktadır.

 

Nisan 2016 tarihinde Demirören Holding bünyesine katılan Total Oil Türkiye müşterilerine yenilikçi hizmetler sunmaya devam ederek pazardaki payını güçlendirmeyi sürdürecektir.

 

 

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI