Prof. Dr. Avni Zafer ACAR
  Güncelleme: 24-03-2024 15:45:00   18-09-2015 15:35:00

Akdeniz Bölgesinde Deniz Ticareti ve Türk Limanları

Merhaba

Geleneksel olarak Dünya deniz ticaretinin ana rotaları önde gelen büyük üretim merkezleri ile önemli tüketim merkezleri arasındadır. Günümüzde değer zincirlerinin parçalanarak tedarik zincirlerinin Dünya sathına yayılması nedeniyle nihai ürünlere ilave olarak ara mamul diye ifade ettiğimiz ürünlerin de deniz yoluyla yapılan uluslararası ticarette önemli bir rol oynamasına neden olmuştur. Gelinen noktada resmi verilere göre Dünya ticaretinin bedelen %55-60’ı deniz ticaretiyle gerçekleştirilir olmuştur.

Ancak son dönemlerde Dünya ekonomisinde pek de mutluluk verici olmayan olaylar vuku bulmaktadır. Kısaca bir göz attığımızda Çin ekonomisinin büyümesindeki yavaşlama üretim hacmine de yansımış görünüyor. Bu durum da hiç şüphe yok ki Çin kaynaklı yüklerin hacmini azaltmaktadır. Amerikan Merkez Bankası kaynaklı kur ve faiz politikalarının da etkisiyle diğer gelişmekte olan ekonomiler de giderek sıkışmaktadır. Bir de buna Dünya genelinde yaşanan talep daralması da eklenince global deniz ticaretine konu malların hareketinde gözle görülen azalmalar meydana gelmektedir. Sonuç olarak bu durum düşen petrol fiyatlarına rağmen denizyoluyla taşıma yapan firmaları oldukça zorlamaktadır.

Konuyu Akdeniz bağlamında ele aldığımızda öncelikle Akdeniz’in en önemli limanlarının Dünya’nın en büyük limanları sıralamasında ancak 30ncu sıradan sonra yer bulabilmeleri Akdeniz bölgesindeki deniz ticareti hakkında kısmen de olsa bir bilgi verebilmektedir. Hatırlatmak maksadıyla net bir veri vermek gerekirse, bünyesinde Marport ve Kumport gibi Türkiye’nin en büyük konteyner terminallerini bulunduran Ambarlı Liman Başkanlığı Akdeniz’de 3ncü, Dünya’da ancak ise 39ncu sıradadır.

Akdeniz Avrupa, Afrika ve Asya kıtaları arasında kalan, batısında Cebeli Tarık, güney doğusunda Süveyş Boğazı ve kuzey doğusunda Çanakkale ve İstanbul boğazlarıyla diğer denizlere açılabilen büyük bir iç deniz konumundadır. Dolayısıyla buradaki deniz ticareti bu denize kıyı ülkeler ve hinterlantına yapılmaktadır. Buradaki deniz taşımacılığı hareketleri de söz konusu boğazların geçiş kapasiteleriyle sınırlıdır.

Bu önemli geçiş noktalarından Süveyş kanalına 8,5 milyar dolarlık yatırımla ve rekor bir hızla 35 km uzunluğunda yeni bir paralel geçiş kanalı ilave edilmiştir. Ağustos ayının başında resmen açılan kanal mevcut havuzlarda karşı trafiği bekleme zorunluluğunu kaldırarak çift yönlü trafiğe imkan sağlayarak transit geçiş süresini 18 saatten 11 saate düşürmüştür. Böylelikle günlük geçiş kapasitesinin 49 gemiden 97 gemiye çıkması beklenmektedir. Tabii ki işin Mısır açısından bir de ekonomik yönü var ki söz etmeden geçmek pek mümkün görünmüyor. Kapasite artışı sayesinde yıllık 5 milyar dolar olan gelirlerinin 2023 yılında 13 milyar dolara çıkmasını bekliyorlar. Elbette bu miktarda gelir elde edebilmek için öncelikle Dünya ticaretinin içinde bulunduğu durgunluktan kurtulması gerekecektir.

Süveyş kanalının geçiş kapasitesini iki katına çıkartan bu artış elbette Akdeniz bölgesindeki deniz ticaretini de olumlu olarak etkileyecektir. Konuyu Türkiye çapında incelemeye devam edersek limanlarımızın toplam işlem hacminin yaklaşık %70’i Marmara bölgesi limanlarında gerçekleşmektedir. Elbette bu sonucun elde edilmesinde İstanbul gibi önemli bir tüketim merkezinin ve İstanbul-Kocaeli-Bursa üçgeninde yoğunlaşmış sanayi bölgelerinin varlığının önemli bir payı bulunmaktadır.

Ancak gerek Körfez geçiş köprüsünün Kocaeli körfezinde kalan limanlara yanaşacak gemilerin büyüklüklerine getireceği zorunlu sınırlama, gerek İstanbul ve çevresinde artan deniz ve kara trafiği, gerekse Çanakkale boğazına yapılması planlanan asma köprünün yaratacağı sınırlama Marmara bölgesi limanlarının geleceği önünde bir tehdit olarak görülmektedir. Bunun yanında Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde ifade edilen ihracatımızı artırmak, taşımacılıkta transit geçiş ve bölgesel bir lojistik üs olmak gibi hedefleri gerçekleştirebilmek adına yapılması gerekenleri dikkate aldığımızda bazı konularda gecikmeksizin karar almamız gerektiği görülmektedir.

Acil karar vererek harekete geçmek zorunda olduğumuzu değerlendirdiğim alanlardan birisi Ege bölgesindeki limanların geliştirilme ve mevcut konteyner elleçleme kapasitesinin artırılmasıdır. Ege bölgesinde bulunan mevcut konteyner limanlarının tamamı İzmir ve yakın çevresinde bulunmaktadır. Bu limanların hali hazırdaki yaklaşık olarak yıllık 550 bin olan konteyner elleçleme performanslarının Türkiye rakamlarına oranı ancak %7,2’dir. Ancak Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın projelendirdiği ve yap-işlet-devret modeliyle tamamlanacak olan Çandarlı limanı ilk aşamada yıllık 4 milyon TEU son aşaması tamamlandığında ise yıllık 12 milyon TEU elleçleme kapasitesine sahip olacaktır. Diğer taraftan Petkim tarafından yürütülen yıllık 1,5 milyon TEU kapasiteli Petlim limanının devreye girmesiyle de bölgede önemli bir dış ticaret potansiyeli yaratılabilecektir.

Ege bölgesi limanlarının geliştirilmesi yaratacağı lojistik avantaj sayesinde bölgeye bazı sanayi kuruluşlarını çekecek ya da bölgedeki KOBİ’lerin gelişmesine imkan sağlayabilecektir. Bölgedeki KOBİ’lere sağlanacak doğrudan ihracat olanakları da orta ve uzun vadede bu firmaların gelişmesi ve büyümesi yoluyla ekonomik katkı sağlanması ve istihdam yaratılması gibi önemli başlıklarda ulusal ekonomimize katkıda bulunabilecektir. Deniz taşımacılığın rotalarını biraz da olsa bu bölgeye çekebilmek Marmara bölgesinde gerek sanayi yoğunluğu gerek deniz ve kara trafiği açısından birazcık bile olsa rahatlama yaratabilecektir. Ayrıca inter-modal taşımacılık yoluyla Akdeniz’den Hazar havzasına transit geçiş imkanı yaratılabilecektir. Konunun İstanbul ve çevresine süregelen göçleri engellemesi gibi sosyolojik etkilerini ve muhtemel ekolojik katkılarını üstüme vazife görmeyerek uzmanlarına bırakmayı tercih ediyorum.

Son söz olarak üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemiz söyleminin sadece lafta kalmaması için denizyolu taşımacılığının ve deniz ticaretinin önünü açacak atılımların bir an önce yapılmasını bekliyoruz. Bu alanda atılacak adımlar lojistiğin diğer alanlarına, dış ticaretimize ve ulusal ekonomimize sinerjik etkiler yaratacağı inancındayım.

  • Bu yazı 16248 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI