Prof. Dr. Avni Zafer ACAR
  Güncelleme: 25-12-2017 14:09:00   25-12-2017 13:46:00

"Lojistik köy mü, lojistik merkez mi ?" açmazı ve Samsun Lojistik Merkezi

“Sizinle her konu hakkında tartışabilirim,
Ancak öncelikle kavramlar üzerinde anlaşalım”

 

Merhaba,
 
Bu yazımda son yıllarda oldukça gündemde olan ve lojistikçilerin bile tanımları üzerinde anlaşmaya varamadığı lojistik merkez ve lojistik köy kavramlarından bahsedeceğim.
Literatürü yurtdışından alınca ister istemez kültürel farklılıklar ve tercüme hataları yerli literatürde karşıklıklar ortaya çıkartmaktadır. Global lojistik ve lojistik coğrafyası konularında dünyaca ünlü akademisyen J.P. Rodrigue’nun yaptığı sınıflandırmaya  göre lojistik terminaller sunulan hizmet ve taşımacılık terminalleriyle ilişkilerine bağlı olarak dört temel şekilde olabilirler: (1) Liman merkezli lojistik bölgeler (logistic zones), dahili / kuru limanlar (inland / dry ports), lojistik bölgeler (logistics zones) ve nakliye köyleri (freight villages). 
 
Rodrique ve Notteboom’un tanımından  yola çıkarsak farklı sektörlerin lojistik hizmet ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla çeşitli lojistik hizmet sunan yapılar ile çok yönlü ulaşım ağlarını içeren ve yük dağıtımıyla ilgili alış veriş yapılan lojistik terminallere “nakliye köyü” adı verilmektedir. Türkiye’de lojistik köy adıyla özel sektör ve mahalli idareler tarafından kurulmaya çalışılan tesisler bu kavram çerçevesine girmektedir.
 
Tıpkı Serbest Ticaret Bölgesi (Free Trade Zone) kavramında olduğu gibi “bölge” kelimesi yerine hatalı bir kelime seçimiyle ülkemizde “lojistik merkez” olarak kullandığımız “lojistik bölgeler” ise ilişkili ekonomik bölgelere uzaklıklar gözetilerek ölçek ekonomisi yaratmak maksadıyla çeşitli intermodal terminalleri (istasyon, liman, araç parkı vb.) içeren bölgelerde bir araya gelinerek genellikle kamu kaynaklarıyla kurulmuş lojistik terminallerdir. 
 
TCDD’nin tanımlamasına göre lojistik merkezler; kombine taşımacılıkta ulaşım yollarının geliştirilmesi ve ulaşım modları arasında etkin bağlantının kurulması, depolama, bakım-onarım, yükleme-boşaltma, elleçleme gibi faaliyetlerin daha ekonomik bir şekilde gerçekleştirilmesi maksadıyla kurulan tesislerdir.
 
Lojistik merkezler / bölgeler ile lojistik köyler tesis ve faaliyetler açısından birbirine çok benzemekte ve bu nedenlerle genellikle isim olarak da birbiriyle karıştırılmakla beraber aralarında bazı farklar bulunmaktadır. Şöyle ki lojistik merkezler planlamaya dayalı olarak kurulan yasal bir yapıya sahip kurumlarken, lojistik köyler ihtiyaçtan ortaya çıkan arkasında genellikle bir girişimcilik hikayesi bulunan özel ya da halka açık kurumlardır. Lojistik merkez / bölgeler sadece lojistik hizmet ihtiyaçlarını karşılarken lojistik köyler otelinden, bankasına, kongre merkezinden, lojistik hizmet sunan işletmelerin (3PL) ofis ve tesislerine kadar çok çeşitli tesisleri bir arada bulundurur.
Ülkemizde TCDD, kombine taşımacılıkta ulaşım yollarının geliştirilmesi ve ulaşım modları arasında etkin bağlantının kurulması, depolama, bakım-onarım, yükleme-boşaltma, elleçleme gibi faaliyetlerin daha ekonomik bir şekilde gerçekleştirilmesi yoluyla sanayimizin rekabet gücünü artırmak ve ülkemizi bölgesinin lojistik üssü yapmak üzere zaman içinde artarak planlı olarak 21 lojistik merkezin yapımına başlamıştır.
Türkiye’yi bölgenin lojistik üssüne dönüştürecek lojistik merkezlerin tamamı hizmete girdiğinde, Türk lojistik sektörüne 34 milyon ton ilave taşıma imkânı ile 10 milyon m2 lik: Açık alan, stok alanı, konteyner stok ve elleçleme sahası kazandırılacak. Aşağıda bu plan dahilinde tamamlanan, devam eden ve proje aşamasında olan lojistik merkezler liste halinde ve verilmiştir.
 

İşletmeye Açılan Lojistik Merkezler

Yapım Aşamasındaki Lojistik Merkezler

İhale, Proje ve Kamulaştırma Aşamasındaki Lojistik Merkezler

Samsun (Gelemen)

Kahramanmaraş (Türkoğlu)

İstanbul (Yeşilbayır)

İstanbul (Halkalı)

Bilecik (Bozüyük)

Kars

Eskişehir (Hasanbey)

Erzurum (Palandöken)

Konya (Kayacık)

Denizli (Kaklık)

Mersin (Yenice)

Sivas

İzmit (Köseköy)

İzmir (Kemalpaşa)

Bitlis (Tatvan)

Uşak 

Mardin

Şırnak (Habur)

Balıkesir (Gökköy)

Kayseri (Boğazköprü)

Karaman

 
 
 
 
Şimdi de bugünkü konumuz olan lojistik merkez konusunu Samsun bağlamında inceleyelim. 
 
 
UDHB, AB Yatırımları Gn. Md.lüğü’nün “Samsun – Kalın Demiryolu Hattı Modernizasyon Projesi” kapsamında yapım işleri İhalesinin sonuçlanması üzerine ilgili sözleşme, 12 Haziran 2015 tarihinde taraflarca imza altına alınmıştır. ‘Kuzeyi Güneye, Türkiye’yi Geleceğe Taşıyoruz’ sloganıyla yürütülecek olan projede 378 kilometrelik hattın altyapı ve üst yapı standartlarının yükseltilerek sinyalizasyon sistemi kurulması yoluyla hattın modernizasyonunun sağlanması için 220 milyon avroluk AB hibesinin yanı sıra, 39 milyon avroluk yerli kaynak da proje için tahsis edilmiştir. Ulaştırma Operasyonel Programı kapsamında Projenin sözleşme başlangıcı olan 25 Haziran 2015 tarihinden itibaren 900 gün içerisinde tamamlanması planlanmıştır. Samsun – Kalın Demiryolu Hattı’nın yer teslimi 31 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilmiş, 28 Eylül 2015 tarihinde hat trafiğe kapatılmış ve ilk parça ray 29 Eylül 2015 tarihinde Samsun tren garında sökülmüştür .
 
Yapılan sözleşme ve resmi açıklamalar doğrultusunda hattın takriben 15 Aralık 2017 tarihinde tamamlanması gerekmektedir. Sizler bu yazıyı okuduğunuzda 2017 yılını tamamlamış olacağız. Dolayısıyla tıpkı Haydarpaşa - Gebze banliyö hattının 2013 Haziran ayında kapatılırken iki yıl sonra yani Haziran 2015’de açılacağının söylenmesine rağmen 4 buçuk yıldan beri açılmayıp, bugünlerde resmi ağızlardan 2018 yılında açılacağının ilan edilmesi ve gören gözlerle daha bir yıldan uzun bir zamana ihtiyaç olduğunun kolaylıkla tahmin edilmesi gibi Samsun – Kalın hattı da bulanık bir geleceğe doğru yol almaktadır. 
 
Neden bu hat bu kadar önemli? Öncelikle, Samsun-Kalın (Sivas) Demiryolu Hattı temelleri 21 Eylül 1924'te Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılan Cumhuriyetin ilk demiryolu olma özelliğini taşımaktadır. İkincisi üç tarafı denizlerle çevrili ve dikdörtgen formatında bir yarımada şeklinde olan ülkemizin güneyindeki ticaret yolları ile kuzeyindeki ticaret yollarını birbirine bağlama potansiyeli bulunan bir demiryolu hattı olmasıdır.
Kuzey ile güneyi birbirine bağlama meselesini dikkatlice incelersek TCDD tarafından ilan edilen lojistik merkezlerden (bölge) ikisi olan Yenice ve Gelemen lojistik merkezlerinin her iki yöndeki ticaret merkezlerinin kalbinde yer aldığı rahatlıkla görülmektedir. 
 
Gelemen lojistik merkezi, Samsun’un hemen doğusunda, Karadeniz kıyısında 256 dönüm üzerine kurulu olup Kerimbey OSB’nin ve Yeşilyurt Limanı’nın hemen yanında bulunmaktadır. Ayrıca bölgedeki azot ve bakır fabrikalarına da bağlantısı bulunmaktadır. Kapalı stok alanı bulunmayan terminalde 9 yol bulunmakta olup 3 adet (300+300+150 m) yük rampası mevcuttur. Ancak Samsun’dan gelen demiryolu hattı Samsun – Kalın (Sivas) hattının kapalı olması nedeniyle atıl durumdadır.
 
Peki, Samsun’da bulunan bir lojistik merkez/bölge böyle atıl durumdayken ve şehrin ticaret taşımaları açısından can damarı sayılabilecek olan demiryolu hattı kapalıyken “ihtiyaç var” diyerek Valilik, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Ticaret ve Sanayi Odası, Organize Sanayi Bölgesi, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ve daha da önemlisi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen yeni bir lojistik merkez projesi acaba gerçekten ihtiyaç dahilinde midir diye sormaktan kendimi alamıyorum. Üstelik Türkiye Lojistik Master Planı (TMLP) tamamlanmadan yeni bir lojistik köy ya da merkez kurulmayacağı söylenirken bu proje neden sürdürülmektedir? Diğer hususlara geçmeden önce ülkemizde kullanılan jargona ve literatüre göre özel sektörün girişimiyle yapılması planlanan bu tesisin adının Samsun Lojistik Köyü olması gerektiğini vurgulamak isterim.
 
İlan edilen bu yeni lojistik merkez/köy Samsun limanına 20 km, şehre 15 km mesafede, 2005 yılında kapatılmış olan Samsun – Çarşamba demiryolu hattı üzerinde Tekkeköy bölgesinde bulunmaktadır . Gelin karayolu bakış açısıyla düşünelim. Demiryolu kapalı olduğuna göre Samsun’u kendisinin güneyinde bulunan tüm illere karayolu bağlamaktadır. Siz taşımacı olarak size teslim edilen ihraç yükünü bu karayoluyla Samsun’a getireceksiniz, sonra doğuya yönelerek 15 km mesafedeki Tekkeköy’e giderek yükünüzü boşaltacaksınız. Üstelik bundan sonra limana erişmek için aynı yük ikinci kez elleçlenecek ve ardından 20 km mesafedeki limana erişebileceksiniz.
 
Şimdi aklıma takılan soruları sizinle paylaşayım. Belki bir cevap veren çıkabilir.
 
Şehre ve limana çok yakın mesafedeki TCDD tarafından yapılan Gelemen lojistik merkezi neden kullanılmamaktadır?
 
Ciddi miktarlarda yatırım yapıldığı söylenen bu lojistik merkezlerden birisi olan Gelemen’de gibi altyapı çalışmaları yapılmıştır? Gerekli elleçleme ekipmanı ve idari yapılanma var mıdır?
 
Şayet böyle bir merkez var ve sadece idari problemler nedeniyle kullanılamıyorsa Tekkeköy’e ikinci bir merkez yapmak ve orada çift elleçlemeye neden olmak milli kaynakların israfı değil midir?
 
Samsun’un gerçekten iki tane lojistik merkeze ihtiyacı var mıdır?
 
TMLP tamamlanmadan ve üstelik bundan sonra lojistik merkezlerin planlanması ve kurulması TCDD yetkisine verilmişken Tekkeköy Lojistik Merkezi’nin yapılmasına hangi siyasi irade müsaade etmektedir?
 
 
Kaynaklar: 

 

 [1] Rodrigue, J.P (2017) The Geography of transport systems, New York: Routledge

 [2]Rodrigue, J.P. ve Notteboom, T. (2009) The terminalization of supply chains: Reassessing the role of terminals in port / hinterland logistical relationships. Maritime Policy & Management, 36(2), 165-183.

 [3] Detaylı bilgi için bkz. http://www.samsunkalin.net/yapim

 [4]Detaylı bilgi için www.samsunlogisticscentre.com web sitesini inceleyiniz.

  • Bu yazı 38418 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI