2024 Çevre Koruma Harcamaları

Not: Bu yazı, yazarın kişisel görüş ve değerlendirmelerini içermektedir.

Türkiye’de çevre koruma harcamaları 2024 yılında dikkat çekici bir artış göstererek 441 milyar TL seviyesine ulaştı. Bir önceki yıla göre yüzde 108,3 gibi oldukça yüksek bir artış oranı, çevre politikalarının hem kamu hem de özel sektör nezdinde giderek daha fazla gündeme geldiğini gösteriyor. Ancak bu artışın tek başına çevresel iyileşme anlamına gelip gelmediği, harcamaların niteliği ve dağılımı incelendiğinde daha net anlaşılıyor.

Harcama Artışı Ne Anlama Geliyor?

İlk bakışta çevre koruma harcamalarındaki hızlı artış, olumlu bir tablo sunuyor. Enflasyonun ve maliyet baskılarının yüksek seyrettiği bir dönemde çevreye ayrılan kaynakların iki katından fazla artması, çevresel sorunların artık ertelenemez hale geldiğini ortaya koyuyor. Sanayileşme, kentleşme ve iklim değişikliğinin etkileri; atık, su, hava ve toprak yönetimini ekonomik olduğu kadar sosyal bir zorunluluk haline getirmiş durumda.
Ancak burada kritik soru şu: Bu harcamalar önleyici mi, yoksa hasar telafi edici mi? Veriler, çevre koruma harcamalarının büyük ölçüde mevcut sorunları yönetmeye odaklandığını düşündürüyor.

Harcamaların Yükü Kimde?

2024 yılı itibarıyla çevre koruma harcamalarının yüzde 60,9’u mali ve mali olmayan şirketler tarafından gerçekleştirildi. Bu oran, çevresel yükün önemli bir bölümünün özel sektör tarafından üstlenildiğini gösteriyor. Sanayi tesisleri, enerji üreticileri ve büyük ölçekli işletmeler için çevre yatırımları artık bir tercih değil, yasal ve toplumsal bir zorunluluk haline gelmiş durumda.
Genel devlet ve hane halkına hizmet eden kâr amacı olmayan kuruluşların payı yüzde 31,2 seviyesinde gerçekleşirken, hane halklarının doğrudan yaptığı harcamaların payı yüzde 7,9’da kaldı. Bu dağılım, çevre korumanın hâlâ büyük ölçüde kurumsal düzeyde ele alındığını, bireysel çevre harcamalarının ise sınırlı kaldığını ortaya koyuyor. Oysa çevre sorunlarının önemli bir kısmı günlük tüketim alışkanlıklarından kaynaklanıyor.

Atık Yönetimi Merkezde

Harcamaların konu bazındaki dağılımı, çevre politikalarının önceliklerini net biçimde yansıtıyor. Toplam çevre koruma harcamalarının yüzde 58,8’i atık yönetimi hizmetlerine ayrılmış durumda. Bu oran, Türkiye’de çevre korumanın büyük ölçüde “çöpü yönetme” ekseninde şekillendiğini gösteriyor.
Atıksu yönetimi yüzde 16,5 ile ikinci sırada yer alırken, biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunmasına ayrılan pay yüzde 9,4’te kalıyor. Toprak, yeraltı ve yüzey sularının korunmasına yönelik harcamaların payı ise yüzde 7,4 seviyesinde. Dış ortam havası ve iklimin korunmasına ayrılan payın yalnızca yüzde 1,7 olması ise dikkat çekici bir diğer unsur.
Bu tablo, iklim değişikliğiyle mücadelede hâlâ sınırlı bir mali öncelik verildiğini düşündürüyor. Oysa hava kirliliği, karbon salımı ve iklim riskleri uzun vadede çok daha yüksek ekonomik ve sosyal maliyetler yaratma potansiyeline sahip.

Yatırımlar Artıyor Ama Yeterli mi?

Çevre koruma yatırım harcamaları 2024 yılında yüzde 114,2 artarak 82 milyar TL’ye ulaştı. Bu artış, çevre alanında yalnızca cari harcamaların değil, kalıcı yatırımların da hız kazandığını gösteriyor. Yatırım harcamalarının yüzde 80’inin özel sektör tarafından yapılması, çevre teknolojilerinin ve sürdürülebilir üretim modellerinin şirketler açısından stratejik önem kazandığını ortaya koyuyor.
Ancak yatırım harcamalarının toplam çevre koruma harcamaları içindeki payı hâlâ sınırlı. Bu durum, çevre politikalarının ağırlıklı olarak işletme ve bakım giderlerine dayandığını, uzun vadeli yapısal dönüşüm yatırımlarının ise henüz yeterli seviyeye ulaşmadığını düşündürüyor.

GSYH İçindeki Pay Ne Söylüyor?

Çevre koruma harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı 2024 yılında yüzde 0,99’a yükseldi. Bir önceki yıl bu oran yüzde 0,78 seviyesindeydi. Artış kayda değer olsa da yüzde 1’in altında kalan bu pay çevreye ayrılan kaynakların hâlâ sınırlı olduğunu gösteriyor.
Gelişmiş ülkelerde çevre harcamalarının GSYH içindeki payının genellikle daha yüksek seviyelerde seyrettiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin çevre koruma alanında kat etmesi gereken önemli bir mesafe olduğu görülüyor. Özellikle iklim uyumu, biyolojik çeşitliliğin korunması ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gibi alanlarda daha bütüncül bir yaklaşım gerekiyor.

Sonuç: Nicelik Artıyor, Nitelik Tartışmalı

2024 yılı çevre koruma harcama istatistikleri, Türkiye’de çevreye ayrılan mali kaynakların hızla arttığını ortaya koyuyor. Ancak bu artışın büyük ölçüde atık ve atıksu yönetimine odaklanması, çevre sorunlarının kaynağına inmeye yönelik politikaların henüz yeterince güçlenmediğini gösteriyor.
Önümüzdeki dönemde çevre harcamalarının yalnızca miktar olarak değil, önleyici, dönüştürücü ve sürdürülebilir bir çerçevede yeniden kurgulanması gerekiyor. Aksi halde artan harcamalar, çevresel sorunları çözmekten çok yönetmeye devam eden bir maliyet kalemi olarak kalabilir.

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

Yayınlama: 20.12.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.