2025 Yılı 2. Çeyrek Yurt İçi Turizmi

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2025 yılının ikinci çeyreğine (Nisan-Haziran) ait Hane halkı Yurt İçi Turizm verileri, ülke içi turizm davranışlarının ekonomik koşullardan, fiyat hareketlerinden ve toplumsal eğilimlerden nasıl etkilendiğini bir kez daha ortaya koydu. Verilere göre, bu dönemde 13 milyon 938 bin kişi yurt içinde seyahate çıkarken, yapılan toplam seyahat sayısı 17 milyon 76 bine ulaştı. Ancak bu sayı, geçen yılın aynı dönemine göre %13,9’luk bir azalış anlamına geliyor. Buna karşın yapılan harcamalar artmış durumda. Bu tablo, Türkiye’de yurt içi turizmin bir tür “denge arayışı” içinde olduğunu gösteriyor: Seyahat edenlerin sayısı azalıyor ama seyahat edenler daha fazla harcıyor.

Seyahat Sayısında Düşüş, Harcamada Artış

TÜİK verilerine göre, yerli turistler bu üç aylık dönemde toplam 99 milyon 214 bin geceleme gerçekleştirdi. Kişi başına ortalama geceleme sayısı 5,8 olarak belirlendi. Bu rakam, Türkiye’de yurt içi seyahatlerin genellikle kısa süreli tatil, memleket ziyareti veya hafta sonu kaçamakları biçiminde gerçekleştiğini gösteriyor.
Ancak dikkat çekici olan, seyahat sayısındaki azalışa karşın toplam harcamanın ciddi biçimde artması. 2025 yılının ikinci çeyreğinde yurt içinde yapılan seyahat harcamaları 116 milyar 933 milyon 487 bin TL olarak açıklandı. Bu tutar, geçen yılın aynı dönemine göre %13,4’lük bir artış anlamına geliyor.
Yani daha az kişi seyahate çıkıyor ama çıkanlar daha fazla para harcıyor. Bu durumun birkaç nedeni olabilir: Birincisi, enflasyonun etkisiyle yeme-içme, ulaşım ve konaklama maliyetleri yükselmiş durumda. İkincisi, daha kaliteli veya uzun süreli tatil tercih eden bir kesim, toplam harcamayı yukarı çekiyor. Üçüncüsü ise iç turizmin bölgesel olarak yoğunlaştığı alanlarda fiyatların hızlı yükselmesi.
Seyahat başına ortalama harcama 6 bin 848 TL olarak hesaplandı. Bu, 2024 yılının aynı dönemine kıyasla ciddi bir artış. Özellikle tatil bölgelerinde otel fiyatlarının döviz kurlarıyla

Harcamaların Anatomisi: En Büyük Pay Yeme-İçmede

Seyahat harcamalarının yapısı incelendiğinde, yeme ve içme giderleri toplam harcamaların %30,1’ini oluşturuyor. Ulaştırma harcamaları %25,8 ile ikinci sırada yer alırken, konaklama harcamaları %15,7’lik bir paya sahip.
Ancak bu oranların arkasında önemli bir detay var: Geçen yılın aynı dönemine göre konaklama harcamalarında %26,2’lik bir artış görülüyor. Bu artış, otel ve konaklama tesislerinin fiyatlarındaki yükselişi, ayrıca bazı bölgelerde turizm sezonunun uzamasıyla birlikte artan talebi yansıtıyor. Yeme-içme harcamaları ise %3,1 oranında artmış, bu da enflasyona kıyasla daha ılımlı bir seyir anlamına geliyor.
Bununla birlikte, Türkiye’de yurt içi turizmin büyük kısmı hâlâ bireysel ve düşük bütçeli seyahatlerden oluşuyor. Harcamaların %85,2’si kişisel harcamalar, %14,8’i ise paket tur harcamaları olarak kaydedilmiş durumda. Bu da yurtiçi turizmde hâlâ kendi planını yapan, aracısız seyahat eden bireylerin ağırlığını gösteriyor.

Yakınları Ziyaret Etmek İlk Sırada

Seyahat amaçları, Türk toplumunun sosyal yapısını ve aile ilişkilerinin gücünü gözler önüne seriyor. 2025 yılının ikinci çeyreğinde yapılan seyahatlerin %60,3’ü “yakınları ziyaret etme” amacıyla gerçekleşti. Bu oran, önceki yıllarda olduğu gibi yurt içi turizmin temel dinamiğini oluşturuyor.
Gezi, eğlence ve tatil amaçlı seyahatler %32,2 ile ikinci sırada yer aldı. Bu da yaz sezonunun başlangıcında tatil bölgelerine yönelik hareketliliğin sürdüğünü, ancak maliyetlerin bu hareketliliği sınırladığını gösteriyor. Üçüncü sırada ise %3 ile sağlık amaçlı seyahatler bulunuyor. Sağlık turizmi alanında Türkiye önemli bir potansiyele sahip olsa da bu potansiyel hâlâ büyük ölçüde yabancı turistlere yönelik.
Bu veriler, iç turizmin Türkiye’de ekonomik nedenlerle “zorunlu” ya da “ailevi” bir form kazandığını ortaya koyuyor. İnsanlar daha çok sevdiklerini görmek için seyahate çıkıyor, tatil amaçlı hareketler ise bütçe kısıtları nedeniyle sınırlı kalıyor.

Konaklamada Sosyal Dayanışma Etkisi

Konaklama tercihlerine bakıldığında, arkadaş veya akraba evinde kalma açık ara önde geliyor. 2025’in ikinci çeyreğinde 68 milyon 739 bin geceleme bu şekilde gerçekleşmiş. Bu rakam, toplam gecelemelerin üçte ikisinden fazlasına denk geliyor.
Kendi evinde konaklama (örneğin yazlıklar) 13 milyon 886 bin geceleme ile ikinci sırada, otel konaklamaları ise 9 milyon 727 bin geceleme ile üçüncü sırada yer alıyor. Bu tablo, Türkiye’de sosyal dayanışmanın ve aile bağlarının turizm davranışlarını nasıl şekillendirdiğini net biçimde ortaya koyuyor. Aynı zamanda ekonomik faktörlerin etkisiyle otel konaklamalarının görece azaldığı da anlaşılıyor.
Bu eğilim, bir yandan iç turizmin “paylaşım temelli” bir yapıya dönüştüğünü, diğer yandan da konaklama sektöründe fiyat esnekliği sorununun sürdüğünü gösteriyor. Otel fiyatlarındaki artış, birçok kişinin konaklamada alternatif çözümler aramasına neden olmuş durumda.

Ekonomik Yorum: Enflasyon ve Seyahat Davranışı

Seyahat sayısındaki azalışa rağmen harcamaların artması, makroekonomik koşulların doğrudan bir yansıması. 2025’in ilk yarısında enflasyonun yüksek seyrettiği, ulaşım ve konaklama maliyetlerinin çift haneli artışlar gösterdiği biliniyor. Bu nedenle seyahate çıkanların toplam sayısı azalmış, ancak çıkanların yaptığı harcama miktarı enflasyonla birlikte yükselmiş.
Bu durum, yurt içi turizmin “dayanıklılığını” da ortaya koyuyor. Ekonomik zorluklara rağmen insanlar seyahatten tamamen vazgeçmiyor; sadece süreyi kısaltıyor, mesafeyi azaltıyor veya alternatif konaklama yöntemleri kullanıyor.
Bir başka dikkat çekici nokta da turizm harcamalarının ülke ekonomisine sağladığı katkının bölgesel dağılımının dengesiz olması. Ege ve Akdeniz gibi turizm merkezleri yoğun ilgi görürken, iç Anadolu ve Doğu bölgelerinde turizm hareketliliği hâlâ düşük. Bu durum, yurt içi turizmin ekonomik potansiyelinin tam olarak değerlendirilemediğini gösteriyor.

Sonuç: Azalan Seyahat Sayısı, Artan Farkındalık

2025 yılının ikinci çeyrek verileri, Türkiye’de yurt içi turizmin nicelik olarak azalsa da nitelik olarak çeşitlendiğini gösteriyor. Artan maliyetler, vatandaşları daha seçici, daha planlı ve daha bilinçli bir şekilde seyahat etmeye yönlendiriyor.
Toplumun önemli bir kısmı hâlâ yakınlarını ziyaret etmek için seyahat ederken, genç kuşaklar arasında kısa süreli tatil ve deneyim odaklı seyahatlerin yükselişte olduğu görülüyor. Bu dönüşüm, turizm sektörünün geleceğini belirleyecek önemli bir sosyolojik işaret taşıyor.
Sonuç olarak, 2025’in ikinci çeyreği bize şunu söylüyor: Yurt içi turizm artık sadece bir tatil alışkanlığı değil, ekonomik koşullara karşı bir uyum stratejisi. Vatandaş, bütçesine göre hareket ediyor ama hareket etmeyi bırakmıyor. Bu da Türkiye’nin iç turizm pazarının, tüm zorluklara rağmen, canlılığını koruduğunun en net göstergesi.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

 

Yayınlama: 26.10.2025
Düzenleme: 26.10.2025 01:09
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.