Değerli Paydaş ve Okuyucularım,
Türkiye, 2053 Ulaştırma Vizyonu ile yaklaşık 100 milyar Euro’luk bir bütçeyi istişare ederken, bu konunun sadece bir satın alma değil, esas olarak milli teknoloji ve küresel liderlik yolculuğumuzun kilit taşı olduğunu anlamamız gerekiyor.
Bu hafta ST Endüstri Radyo’da Demiryolu Taşımacılığı Derneği Genel Müdürü Nükhet Işıkoğlu Hanım ile gerçekleştirdiğimiz “Demiryolu Günlükleri” programında, kritik başlıkları ele aldık.
Altyapı yatırımlar genel müdürlüğü (AYGM) memleketin 96 adetlik orta vade ihtiyacından olan, 12 Adet Yüksek Hızlı Tren Alımını önümüzdeki 6 ayda yapacak ve biz 500 milyon Euro’luk bir ödeme yapacağız.
Bu konuyu teknik, idari ve ticari açıdan titizlikle ele almalı ve memleketin menfaatini en üst seviyeye çıkarmak için üç temel sac ayağına odaklanmalıyız.
A. Sadece İlk Alım Fiyatı Değil, Toplam Sahip Olma Maliyeti (TCO)
Halkımızın vergileriyle finanse edilen bu projelerde, sadece trenin alım fiyatına odaklanmak büyük bir stratejik yanılgıdır.
En az 30 yıl boyunca işletilecek bu setler için Total Obtaining Cost (TOC) yani Toplam Sahip Olma Maliyeti (Bakım, onarım, yedek parça ve enerji tüketimi vb.) esas alınmalıdır.
Teknolojisi eskimiş, yüksek işletme maliyetli ve ülkemize teknolojik bağımlılık yaratacak, eski teknoloji (Sökülmek üzere olan fabrikaların) ürünleri, sadece ilk alım fiyatına dikkat edilmemelidir.
Ayrıca, şu anda ülkemizde işletilen hiçbir hattın 250km/h üstü hızlar için uygun olmadığı göz önünde tutulmalıdır. Bu hızın üzerindeki trenler için fazladan yüz milyon eurolar ödemek ayrıca başka coğrafya ve iklimler için üretilmiş trenlere boş yere kat be kat para vermekten kaçınılması, halkın bütçesinin doğru yönetilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.
B. Fikri Mülkiyet (IP) ve Hakkaniyetli İş Birliği
Türkiye’nin ana planı dahilinde (2053 vizyonu) farklı iş modelleri üretmek ve bu teknoloji iş birliği modellerinde -konsorsiyum, Joint venture, TOGG modeli- yerli ve hakkaniyetli iş birliğine açık (Kazan-Kazan veya işbirliği yok) teknoloji sahibi yabancı firmalarla olmalıdır.
Yabancı firmanın sadece kendi tedarik zincirini güvence altına almak için yapmış olduğu, maalesef pasifize olmuş yerli firmalarımızın atölyelerini “yerli üretim” diye sunulmasına itibar edilmemelidir.
TOGG modelinde öğrendiğimiz dersleri kullanarak, yabancı firmalarla yapılacak Ortak Girişim (Joint Venture) veya Konsorsiyumları, yalnızca hakkaniyetli uygunsa yapılmalıdır.
Aksi takdirde iş birliğinin tercih edilmemesi gerekir. Çünkü o iş birliği değil Türkiye’nin yabancı firmalara para akıtmasından başka bir husus olmayacaktır.
Teknoloji transferi (ToT) veya katma değerli üretimin transferi (ToM) ile elde edilen bilginin ticarileştirilmesi ve özellikle yabancı teknoloji üzerine yapılan yerelleştirme ve iyileştirmelerin fikri mülkiyetinin (%100 Derivative IP) milli kuruluşumuz TÜRASAŞ’a ait olması zorundadır.
Derivative IP (Türev Fikri Mülkiyet): Mevcut bir teknoloji üzerinde yapılan geliştirmeler, iyileştirmeler ve yerelleştirmelerin sonucunda ortaya çıkan yeni fikri mülkiyet haklarıdır. Örneğin, yabancı bir firma tarafından geliştirilen tren teknolojisi Türkiye’de yerli koşullara uyarlanıp iyileştirildiğinde, bu iyileştirmelerin mülkiyeti TÜRASAŞ’a ait olmalıdır. Bu sayede Türkiye, sadece teknoloji kullanan değil, teknoloji geliştiren ve sahibi olan konuma geçer. Memleketimizde yetişmiş, tecrübeli ekipler vardır ve bizler görev almaya hazırız.
Zaten bugüne kadar tecrübeli kentiçi ulaşımcı ve demiryolcu kamu yöneticilerimizin yapmaya çalıştığı da bu olmuştur. İstisnalar kaideyi tabi ki bozmaz.
C. Yatırımın Örneklendirilmesi
Demiryolu ve her türlü yatırım, milletimizin kendi evlatlarımızın ihtiyaçlarından fedakârca artırdığımız vergilerle yapılmaktadır.
Örneğin TCDD Taşımacılık’ın TÜRASAŞ’tan alacağı 14 adet 225km/h hızlı setinin maliyeti 453.139.747 € -ki ne kadar doğru bir hamledir- ve 15.10.2025’te ihalesi yapılan Dizel Elektrikli CoCo lokomotif alımının maliyeti ~250 milyon Euro’dur. (12 adet YHT alımı ~500Milyon Euroyu da göz önünde tutalım)
Tablo 1: İhale Maliyetlerinin Asgari Ücret Karşılığı Analizi
Kalem | Değer |
Toplam Yatırım Maliyeti | € 1.203.139.747,2 (Milyar) |
Kullanılan Kur (19.10.2025) | €1 = 48,95 TL |
Toplam Yatırım (TL) | 58.893.690.625,44 (Milyar) |
Net Aylık Asgari Ücret (2025) | 22.104,67 TL |
Asgari Ücret Karşılığı | 2.664.310 çalışanın asgari ücreti |
Bu yaklaşık 3 milyon emekçinin asgari ücretine denk gelen devasa maliyet, her kararımızın milliş ekonomiye ve halkımızın refahına olan sorumluluğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Sayın Ulaştırma Bakanımızın “maçın başlamasıyla çok yüksek hızlı trene (ÇYHT) biniyorsun, İstanbul’da maça yetişiyorsun” vizyonunu daha da ileriye taşıyabiliriz.
Kendi teknolojimizle 1200km/h hızında sefer yapabilecek teknolojiler ile İstanbul-Ankara arasını 20 dakikaya indirmek, hatta bu sayede maç öncesi törende, istiklal Marşımız sona ermeden, stadyumda hazır ola geçmek mümkündür.
“Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.”
Başkasının ürettiği teknolojilere bağımlı kalmak, teknoloji standartlarını onların belirlemesi ve her zaman onlar için çalışmak anlamına gelir.
Bu kısır döngüden kurtulmak için, bir sonraki teknoloji üzerine teknik, ticari ve idari fizibilite çalışmaları (Uygulanabilirlik) şimdiden yapılmalıdır. Eğer sonuç olumlu çıkarsa bu teknolojileri üretmek için plan yapmalı ve eyleme geçilmelidir. 2034 yılında başkasının teknolojisi yerine TÜRK TEKNOLOJİSİ sistemleri kullanıyor oluruz.
Bu alanda özel sektörümüzün küresel yetkinliği mevcuttur. Mühendislerimiz, Ticari Uzmanlarımız vardır. Özel firmalarımız, örneğin Hyperloop’un kritik altyapısı olan spiral kaynaklı boru üretiminde dünya çapında bir tedarikçi konumundadır. Özel ve kamu firmalarımız araç üretiminde bilgi, tecrübe ve ticari kasları gelişmiştir.
Hyperloop sadece yolcu taşımacılığında değil, özel lojistik kargo taşımacılığında da çığır açacak bir potansiyele sahiptir.
Buradaki hedefimiz gözü kapalı birikimlerimizi yatıralım değil ama bunun için değerlendirme çalışmalarımızı (en az 18-24 Ay) yapalım eğer uygun çıkarsa ana plana uygun olarak hayata geçirelim demektir.
Bu teknoloji sayesinde elde edeceğimiz kârı sadece memleketimiz için değil, tüm insanlık için kullanmak, şanlı tarihimizin bize yüklediği bir sorumluluktur.
Yüzyıllarca liderlik ettiğimiz insanlık, Cumhuriyetimiz‘in teknoloji ve adalet temelinde yükselttiği bu miras ile, diğer milletlere bayındırlık ve hizmet anlayışıyla önderlik etmesini sağlayacak olan nihai amacımızdır.
Bu kapsamda benim ve birçok tecrübeli ve kendi zanaatinin ehli paydaşlarla ile raylı sistem, sürdürülebilir ulaşım & finansmanı, enerjilendirilmesi ve yeni teknolojiler üzerine çalışmayı ülkü edinmiş STK’mızı da kuruyor olduğumuzu belirtmekten onur duyarım.
Daha önce de incelemesini yaptığım önemli noktalardan, DAC (Dijital Otomatik Kuplaj) bahsetmek isterim.
Yük taşımacılığında lokomotif gücü olmanın en kritik adımı bu olacaktır.
En azından 2030 yılı Avrupa’nın koyduğu şarttan dolayı mali ve idari kritikliği 25 milyar Euro’luk fırsat veya risk yaratmaktadır.
DAC, sadece tren vagonlarını mekanik olarak birbirine bağlamakla kalmaz; aynı zamanda veri bağlantısını sağlayarak, treni dev bir “akıllı cihaz” haline getirir.
DAC, Orta Koridor’da rekabet edebilirliğimizi garantilemenin temelidir.
Kapasite artışı, iş güvenliği iyileştirmesi, lojistik veri akışı ve karbon raporlaması gibi entegre faydaları sayesinde, demiryolu yük taşımacılığında sıçrama yaratır.
Bu dönüşümde geç kalmak, ülkemizin küresel lojistik ağların dışında kalması riskini beraberinde getirecektir.
Bu nedenle, DAC ve ETCS Level 3 sinyalizasyon sistemlerinin eş zamanlı uygulanması ve bu dönüşüme özel bir bütçe ayrılması, ulusal çıkarlarımız için zorunlu olduğu gibi esasında bizim performansımızı da yükseltecektir.
Türkiye, raylı sistemler sektöründe ulusal avantajını maksimize etme yolunda tarihi bir eşiktedir.
TOC analizi, fikri mülkiyetin ulusal olarak güvence altına alınması ve Hyperloop gibi yeni teknolojiler ile DAC gibi geleceğin teknolojilerine şimdiden yatırım yapılması bu liderliğin olmazsa olmazıdır. Burada anlattıklarım bazılarına her zaman olduğu gibi “Masal” gibi gelmiş olabilir ama sizi temin ederim ki bunlar hakikatın tam kendisidir.
Selam ve Saygılarımla,
Yiğit Belin
RedApple Genel Müdürü, Raylı Sistem ve Elektrikli Araçlar Toplu Ulaşım ve Finansmanı Uzmanı, yigitbelin.com, redapple.world
(Bu makalede sunulan tüm bilgiler, yazarın kendi notları ve ekli belgelerdeki değerlendirmeler ışığında hazırlanmıştır.)
*Programı 22.10.2025 tarihinde saat 13:00’te https://stendustriradyo.com/ adresinden dinleyebilirsiniz.