Küresel raylı sistemler pazarında stratejik hamleler, dünyanın en büyük pazarlarından biri olan Raylı Sistem Sektörünün (2030’da 180 milyar Euro’yu aşacak) çeyrek yüzyılını belirliyor. Akıllı aktörler (Clear Mind) pozisyonlarını güçlendiriyor. Fransız menşeli bir firmanın Bombardier’i yaklaşık 6 milyar Euro’ya satın alması, yakın zamanda ise İspanyol konsorsiyumun ulusal bir değer olarak gördüğü Talgo’yu yaklaşık 600 milyon Euro’ya koruma altına alması ve bizim seyretmiyor dahi oluşumuz!
Bu durum, gelişmiş bir Avrupa ülkesinde ortaya çıkan “Siyah Kuğu” (değerinin çok çok altında değerlendirilip kaçan fırsat) fırsatının önemini daha da çarpıcı hale getiriyor. Bu vaka, örneğin TÜRASAŞ ile kurulacak TOGG benzeri bir modelle, sadece Türkiye’nin 96 setlik (ilk alım 12 set için 2025 yılında yapılması planlanıyor) için ayırdığı 3 milyar Euro’luk yüksek öncelikli YHT ihtiyacını karşılayarak dahi kâra geçebileceğimiz ve ardından 180 milyar Euro’luk küresel pazara “Big 7” oyuncularından biri olarak adım atabileceğimiz bir senaryoyu gözler önüne seriyor.
Şu anda “tek tabanca” olarak, ilgilenen iş ortaklarımızla müzakerelere devam etmekle birlikte, bu kadar değerli bir fırsat için diğer küresel ulaşım paydaşlarının gösterdiği çeviklik ve stratejik bilinç yanında maalesef memleket olarak zayıf kaldığımızı da itiraf etmemiz gerekiyor. Peki, temel iş modeli sağlam olan ancak geçici bir krizle “değerinin çok altında olan stratejik bir varlık” haline gelen konu ile eğer başarılı olamazsak ne kaçıracağız?
Bu fırsatın değeri, sadece doğrudan sözleşme ve varlık bedelleriyle ölçülemez. Asıl değer, insan kaynağı ve onun yaratacağı ekonomik çarpan etkisinde yatıyor.
Entelektüel Sermaye: Firmanın en önemli ve paha biçilmez kaynağı, raylı sistemler alanında yetişmiş 400’e yakın mühendis, teknisyen ve ticari profesyonelden oluşan uzman kadrosu.
Bölgesel Entegrasyon ve Ekosistem: Şirket, yarattığı katma değerin %40’ını kendi şehrinde, %67’sini ise kendi bölgesinde oluşturarak yerel ekonomiye ve tedarik zincirine derinlemesine entegre olmuş durumda.
Doğrudan Proje Hacmi: Fırsat, anında devralınacak 400 milyon Euro değerinde kesinleşmiş bir sipariş portföyü içeriyor. Bu rakama ek olarak, sadece 2028 itibarıyla firmanın portföyüne uyan ve Türkiye’de yatırım programına alınmış 920 milyon Euro’luk ihale edilecek proje bulunuyor.
Gelecek Pazarlara Açılan Kapı: Bu değer, çok daha büyük bir potansiyelin kilidini açıyor. Sadece Türkiye’nin 2035’e kadar raylı sistemlerdeki potansiyeli dahi devasa boyutlarda:
Avrupa Finansman Kanalları: Bu işbirliği, Türkiye ve Avrupa’daki projeler için Avrupa Kredi, Fon ve teşviklerinden maksimum düzeyde yararlanma imkânı sunuyor.
Bu fırsatı eşsiz kılan, sadece finansal potansiyeli değil, aynı zamanda rakiplerinden ayrışan niteliksel üstünlükleri:
Teknolojik Liderlik ve Geleceğe Uyum: Şirketin portföyünde sadece kanıtlanmış ve ödüllü platformlar değil, aynı zamanda geleceğin teknolojisi olan hidrojenli tramvay da bulunuyor ve bu araç hâlihazırda sadece kağıt üzerinde değil, raylarda. Bu durum, 2026’da başlayacak AB emisyon vergileri karşısında paha biçilmez bir rekabet avantajı sunacağı kesin.
Yenileme (Refurbishment) Uzmanlığı ve Milli Tasarruf Potansiyeli: Firma, yeni araç üretiminin yanı sıra mevcut filoları modernize etme (retrofit/refurbish) konusunda derin ve başarılı bir tecrübeye sahip. Bu yetkinlik, Türkiye’de kullanım ömrünü tamamlamış mevcut araçların yenilenerek tekrar ekonomiye kazandırılmasıyla, milletin vergilerinin daha etkin kullanılmasını sağlayacak ve memlekete en az 3 milyar Euro tutarında bir tasarruf potansiyeli yaratacak.
Stratejik “Çözüm Kapısı” ve Devlet Desteği: Bu Avrupa menşeli firma, kendi devleti ve Avrupa Birliği kamuoyu tarafından “batmak için çok önemli” (too important to fail) görülen stratejik bir varlık. Bu kimlik, Türkiye ve benzeri ülkelerin Avrupa pazarında karşılaştığı Yabancı Sübvansiyonlar Yönetmeliği (FSR), AB Adalet Divanı kararları ve DTÖ Kamu Alımları Sözleşmesi gibi engelleri aşmak için mükemmel bir “çözüm kapısı” olma potansiyeli taşıyor. Bu sayede yaklaşık 2 trilyon Euro’luk Avrupa kamu ihaleleri pazarına doğrudan erişim imkânı doğuyor.
Önümüzde duran bu “Siyah Kuğu” fırsatı, yüksek getiri potansiyeli olan ve riskleri bertaraf edilebilecek varlık (distressed asset). Temel iş modeli çevik (Agile) olan, ancak mevcut koşullar nedeniyle değerinin altında kalmış stratejik bir varlık. “Sipariş defterleri dolu olmakla kasasında riskler” paradoksu, dış şokların bir sonucu; şirketin temel üretim mühendislik ve önemli paydaşlar iş modeli networkü de büyük bir Entelektüel Sermaye (IP).
Müzakereler sürerken zaman daralıyor ve bu süreç, büyük fırsatların sadece finansal güçle değil, aynı zamanda stratejik bilinç ve kararlı bir çeviklikle kazanılabileceğini bir kez daha gösteriyor. “Ulaşım Başkanlığımız” bu konuda gerekli adımları ataca… Doğru, 4 yıllık en az 180Milyar Euro olan bir sektör için Ulaşım Başkanlığımız yok… Yahu, memleket olarak gündemimiz nedir?