Türkiye’de enflasyon hesaplama sistemi, 2026’dan itibaren önemli bir dönüşümden geçiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı açıklamaya göre tüketici fiyat endeksinin baz yılı, uzun süredir kullanılan “2003=100” temelinden çıkarılarak “2025=100” olarak güncellenecek. Bu değişiklik sadece Türkiye için değil; Avrupa Birliği ile uyumlu istatistik üretme sürecinin bir parçası olarak tüm AB ülkelerinde de zorunlu hale geliyor. Dolayısıyla karar, teknik bir güncellemeden öte, uluslararası ölçüm standartlarının yeniden çerçevelenmesini temsil ediyor.
Peki bu değişiklik ne anlama geliyor? Enflasyon nasıl etkilenecek? Tüketicinin, yatırımcının ve politika yapıcıların bu yeni yapıya nasıl hazırlanması gerekiyor?
Enflasyon sepetlerinin ve baz yılların belli aralıklarla güncellenmesi, ülkelerin tüketim kompozisyonunu daha doğru yansıtmak için yapılan standart bir istatistik uygulaması. Bugün Türkiye’de kullanılan 2003 baz yılı, yaklaşık 22 yıl önceki tüketim alışkanlıklarını referans alıyor. O dönemde akıllı telefon yoktu, çevrim içi abonelikler sınırlıydı, özel sağlık ve eğitim harcamaları bugünkü kadar yaygın değildi; gıda, enerji ve ulaşım kalemlerinin yapısı da farklıydı.
2025 baz yılına geçişle birlikte TÜİK’in enflasyon sepetinde:
Harcama kalemlerinin ağırlıkları yeniden hesaplanacak,
Yeni tüketim türleri sepete girecek,
Ekonomide önemini yitiren kalemlerin ağırlığı azalacak veya çıkacak,
Gelir grupları ve bölgesel tüketim desenleri daha gerçekçi bir şekilde temsil edilecek.
Bu güncelleme, özellikle dijital abonelikler, kişisel teknoloji ürünleri, finansal hizmetler, bakım hizmetleri, yenilenebilir enerji sistemlerine yönelik harcamalar gibi yeni dönem tüketimlerinin sepette daha güçlü yer almasını sağlayacak.
Baz yılı değişikliği, bazı kesimler tarafından sadece teknik bir zorunluluk gibi görülebilir; ancak bunun ekonomik analiz ve politika yapımı açısından önemi oldukça büyük. Enflasyonun ölçüm biçimi, Türkiye’de maaş artışlarından kira kontratlarına, vergi düzenlemelerinden sosyal yardım ödemelerine kadar pek çok mekanizma ile doğrudan bağlantılı.
Dolayısıyla 2025 baz yılına geçiş:
Eski dönem fiyat hareketleri ile yeni dönem fiyat bileşenlerinin karşılaştırılmasını daha sağlıklı hale getirecek,
Ekonomide fiyatlama davranışlarını analiz etmeyi kolaylaştıracak,
Para politikası tasarımında daha güncel ve güvenilir veri sağlamış olacak.
Uluslararası yatırımcılar açısından da bu güncelleme, Türkiye’nin istatistiksel uyum ve metodolojik şeffaflık yönünde attığı adımların devamı olarak değerlendiriliyor.
Kararın yalnızca Türkiye’ye özgü olmaması, dikkat çekici bir başka unsuru oluşturuyor. Avrupa Birliği ve Eurostat tarafından da baz yıl güncellemesinin tüm ülkeler için zorunlu hale getirileceği duyuruldu. Bu durum:
Türkiye ile AB arasındaki istatistiksel uyumun güçleneceğini,
Fiyat endekslerinin karşılaştırılabilirliğinin artacağını,
Avrupa genelinde daha tutarlı bir enflasyon ölçüm sistemine geçileceğini gösteriyor.
Ortak bir baz yılı kullanımı, uluslararası karşılaştırmalarda sapmaları azaltarak bölgesel ekonomik analizlerin doğruluğunu artıracak.
Baz yılının değişmesi, enflasyon oranının seviyesini doğrudan yükseltmez ya da düşürmez. Ancak fiyat değişimlerinin hangi kalemlerde ne ölçüde izlendiği artık daha güncel bir tüketim sepetine dayanacağı için:
Aylık ve yıllık enflasyonun alt kırılımlarında farklılaşmalar görülebilir,
Baz etkisi nedeniyle geçiş döneminde teknik sıçramalar veya düzeltmeler olabilir,
Eski ve yeni seriler arasında yöntemsel karşılaştırmalar için TÜİK’in açıklayıcı tablolar yayımlaması beklenir.
Özellikle “2025=100” ile başlayan yeni serinin, uzun dönemli analizlerde kullanılabilmesi için eski serilerin zincirleme endeks yöntemleriyle revize edilmesi de olasıdır.
Bu değişiklik vatandaşların günlük hayatında doğrudan bir fiyat artışı getirmeyecek; ancak fiyatların nasıl ölçüldüğünü daha güncel hale getirecek. Memur, emekli ve çalışan maaşlarının belirlenmesinde temel alınan enflasyon verileri, artık yeni tüketim alışkanlıklarını yansıttığı için ücret ayarlamaları da daha gerçekçi bir temele oturacak.
Finansal piyasalarda ise:
Enflasyon beklenti anketlerinin hesaplama mantığı güncellenecek,
Reel faiz hesaplamaları yeni seriyle uyumlu hale getirilecek,
İkincil piyasalarda kısa dönemli analizlerde metod değişikliğinin etkisi tartışılabilir.
Sonuç: 2026, Enflasyon Ölçümünde Yeni Bir Başlangıç Olacak
TÜİK’in “2003=100” baz yılına son vermesi, Türkiye ekonomisinin son 20 yılda geçirdiği dönüşümü ölçüm sistemine de yansıtma çabasının bir sonucu. 2026 Ocak ayında yürürlüğe girecek bu düzenleme, enflasyonun daha doğru, karşılaştırılabilir ve güncel bir şekilde izlenmesine katkı sağlayacak.
Ekonomik aktörler için bu değişiklik, verilerin yorumlanmasında yeni bir çerçeve oluşturacak. Ancak aslolan, güncel tüketim kalıplarını gerçekçi biçimde yansıtan, metodolojik olarak güçlü bir ölçüm sisteminin kurulmasıdır. 2025 baz yılına geçiş tam da bunun için atılmış önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com