Kasım 2025 Reel Kesim Güven Endeksi

Türkiye’nin üretim cephesindeki nabzı gösteren Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE), Kasım ayında olumlu bir yön izleyerek bir önceki aya kıyasla 1,2 puan artışla 103,2 seviyesine çıktı. Endeksin 100 puanın üzerindeki her değer, ekonomik aktörlerin mevcut ve gelecek döneme ilişkin “iyimser” bir duruş benimsediğini gösterdiği için, Kasım ayındaki bu artış hem psikolojik hem de yapısal açıdan önemli bir eşik anlamına geliyor.
Aşağıdaki analiz, bu artışın arka planını, reel sektörün nabzını ve makroekonomik çerçeveyle etkileşimlerini çok daha geniş ve derin biçimde ele alıyor.

1. Endeksin Yapısal Dinamiklerinde Ne Değişti?

RKGE’nin bileşenleri, reel sektörün üretimden yatırım eğilimine, talep beklentilerinden fiyatlama davranışlarına kadar geniş bir alanı kapsar. Kasım ayında endeks artışının arkasındaki temel unsurlar aşağıdaki şekilde öne çıktı:
Üretim Hacmi Beklentilerinde Belirgin İyileşme
Bir önceki aya göre üretim planlarında görülen yukarı yönlü revizyon, firmaların iç talepte yıl sonu etkisiyle yaşanabilecek canlılığı hesaba kattığını gösteriyor. Özellikle dayanıklı tüketim malları, beyaz eşya, perakende yan sanayi ve gıda dışı hızlı tüketim ürünleri segmentlerinde bu beklenti daha güçlü hissediliyor.

Sabit Sermaye Yatırımlarında Temkinli Toparlanma

Firmaların yatırım planlarında hızlı bir dönüş henüz gözlenmese de Kasım verileri kararsız kalan bazı sektörlerin yeniden yatırım düşünmeye başladığını gösteriyor. Bu eğilim; otomotiv yan sanayi, kimya, tekstil teknolojileri ve katma değerli makine üretimi gibi alanlarda daha görünür durumda.
Sıkı para politikası nedeniyle finansman maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemde bu yatırım isteğinin oluşması, reel sektörün gelecek dönem risk primini daha düşük fiyatlamaya başladığının sinyali olarak yorumlanabilir.
İstihdam Beklentilerinde Sınırlı Ama İstikrarlı Artış
Reel sektör, istihdamda ani ve geniş çaplı adımlar atmaktan kaçınsa da istihdam beklentisi genel olarak pozitif bölgeyi koruyor. Bu durum, şirketlerin mevcut üretim kapasitelerini koruma eğiliminde olduklarını gösteriyor.

2. İç Talep ve Tüketici Davranışlarının Etkisi

İç talep, güven endeksindeki iyileşmenin merkezinde
Kasım ayı itibarıyla tüketici güven endeksinde sınırlı bir hareketlilik gözlenmiş ve özellikle hizmet ve perakende ticaret alanlarında sezon etkili bir canlanma yaşanmıştı. Reel kesim, bu hareketi yıl sonu tüketim dalgası ve kampanya dönemine bağlayarak üretim beklentilerini revize etmiş görünüyor.
Fiyatlama davranışları daha öngörülebilir hale geliyor
Para politikasındaki sıkı duruş ve enflasyonla mücadelede kararlılık, firmaların fiyatlama davranışlarında belirsizlikleri sınırlı da olsa azaltıyor. Bu öngörülebilirlik, güven endeksinin alt bileşenlerinde “gelecek üç ayda satış fiyatı beklentisi” başlığında daha dengeli bir görünüm sağladı.

3. İhracat Cephesinde Yeni Sinyaller

Kasım ayındaki artışın önemli bir bölümü, ihracat siparişlerine dair olumlu işaretlerden kaynaklandı.
Avrupa pazarında dipten dönüş işaretleri
Türkiye’nin en büyük ihracat pazarlarından olan Avrupa’da sanayi üretiminin uzun süren zayıf seyrinin ardından, bazı sektörlerde toparlanma emareleri görüldü. Özellikle:
Makine ve teçhizat,
Otomotiv yan sanayi,
Metal işleme,
Plastik ve kauçuk ürünleri
Gibi alanlarda ihracat siparişlerinin hafif de olsa artması reel kesimin güvenini destekledi.
Küresel tedarik zincirlerinde azalan stres
Pandemi sonrası küresel lojistikte görülen yoğun stresin azalması ve konteyner maliyetlerinin normalleşme eğilimi, dış talep konusunda daha net planlamalar yapılmasına izin verdi. Bu da RKGE’ye pozitif katkı sağladı.

4. Reel Sektörün Karşı Karşıya Olduğu Riskler Hafifliyor mu?

Güven endeksindeki artış, tüm risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Ancak firmaların bu riskleri daha yönetilebilir bir çerçevede değerlendirmeye başladığını gösteriyor.
Finansman maliyetleri hâlâ yüksek
Sıkı para politikası nedeniyle:
Kredi faiz oranları yüksek,
Ticari kredilere erişim seçici bir süreç gerektiriyor.
Buna rağmen firmaların güveninde artış olması, “maliyetlerin yüksek ama öngörülebilir” olduğu algısının güçlendiğini gösteriyor.
Maliyet baskıları 2024’e göre daha kontrollü
Enerji fiyatlarındaki aşırı oynaklığın sakinleşmesi,
Tarım ve gıda ürünlerinde tedarik zinciri baskılarının azalması,
Ve ham madde maliyetlerinde görülen yatay seyir, firmaların maliyet hesaplarını daha sağlıklı yapmasına izin veriyor.
Talep dalgalanmaları yönetilebilir seviyede özellikle iç talepte yılın son çeyreğindeki hareketlilik, reel sektörün risk iştahını kısmi olarak toparladı.

5. Ekonomik Politika Çerçevesi ve Beklentiler

Reel kesim güvenindeki artış, para ve maliye politikası uyumunun daha net bir çerçeve oluşturduğuna işaret ediyor.
Sıkı para politikası kısa vadede zorlayıcı, orta vadede güven artırıcı
Firmalar yüksek kredi maliyetlerinden şikâyetçi olsa da enflasyon beklentilerinin düşüş trendine girmesi, geleceğe dair belirsizliği azaltıyor.
Mali disiplin beklentileri güveni destekliyor
Bütçe dengelerinin korunmasına yönelik politikaların kararlılığı, özellikle büyük ölçekli işletmeler tarafından olumlu karşılanıyor.
Kur istikrarı kritik rol oynuyor
Kur oynaklığının kontrol altına alınması, ihracatçı ve ithalatçı firmaların planlama yeteneğini belirgin biçimde artırdı.

SONUÇ: REEL SEKTÖRDE TEMKİNLİ İYİMSERLİK GÜÇLENİYOR

Kasım ayında Reel Kesim Güven Endeksi’nin 103,2 seviyesine yükselmesi, reel sektörün:
Ekonomik ortama daha güvenle baktığını,
Talep tarafında yıl sonu hareketliliğini fırsata çevirmeye çalıştığını,
Maliyet baskılarını daha öngörülebilir bulduğunu,
Dış talepte takip edilen sınırlı toparlanmayı değerlendirdiğini gösteriyor.
Ancak bu iyimserliğin kalıcı bir büyüme ivmesine dönüşebilmesi için:
Enflasyonla mücadelede kararlılığın sürmesi,
Kur ve finansman koşullarında öngörülebilirliğin korunması,
İhracat pazarlarındaki toparlanmanın güçlenmesi,
Üretim ve yatırım teşviklerinin net ve sade bir çerçevede sürdürülmesi hayati önem taşıyor.
Reel kesim, Kasım ayıyla birlikte “beklemeye geçme” eğiliminden çıkıp “daha temkinli planlama ve seçici yatırım” dönemine doğru evriliyor. Ekonomik aktivitenin son çeyrekte pozitif ve dengeli bir zemin bulduğunu gösteren bu gelişme, 2026’ya dair beklentiler açısından güçlü bir sinyal niteliğinde.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

 

Yayınlama: 27.11.2025
Düzenleme: 27.11.2025 10:49
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.