Türkiye, son yıllarda sosyal devlet politikalarını yeniden şekillendiren önemli bir dönüşüm sürecine girmiş durumda. Aile destekleri, gelir eşitleme mekanizmaları ve yoksullukla mücadele programları hem ekonomik koşulların baskısıyla hem de sosyal talebin artmasıyla kamu politikasının merkezine oturuyor. Bu tartışmalar içinde öne çıkan konulardan biri de kamuoyunda “vatandaşlık maaşı” olarak bilinen Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemi (GETAD).
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamalar, bu yeni sistemin takvimine ve kapsamına dair en net işareti verdi. Yılmaz’ın ifadelerine göre GETAD, 2026’da bazı illerde pilot olarak başlatılacak ve 2027 yılında ülke çapına yayılacak. Bu açıklama, devletin sosyal yardımları tek çatı altında toplayan, daha bütüncül ve hesap verebilir bir mekanizma kurma niyeti açısından kritik önem taşıyor.
GETAD, özü itibarıyla ihtiyaç sahibi hanelerin gelirini belirli bir taban seviyeye tamamlamayı amaçlayan bir sosyal politika aracı. Mevcut sistemde ailelere yönelik çok sayıda destek kalemi bulunsa da uygulamada hem dağınık bir yapı hem de farklı kurumlar arasında koordinasyon sorunları söz konusu. Bu nedenle desteklerin aile gelirine etkisi tam olarak izlenemiyor, yardımların hedefleme doğruluğu zaman zaman tartışma konusu olabiliyor.
Yeni modelde ise hanelerin toplam geliri hesaplanacak ve belirlenen eşik değerin altında kalan ailelere, geliri tamamlayıcı bir aktarım yapılacak. Böylece sosyal yardımlar hem daha düzenli hem de daha şeffaf bir zemine kavuşacak. Bu yapı, özellikle çocuklu ailelerin ekonomik kırılganlığını azaltmayı ve sosyal bütünleşmeyi güçlendirmeyi hedefliyor.
Pilot uygulamanın önemi
Cevdet Yılmaz’ın açıklamalarında vurgulanan en önemli nokta, sistemin önce birkaç ilde pilot olarak denenmesi. Bu yaklaşım, sosyal politika literatüründe sıkça tercih edilen “kademeli geçiş” yönteminin Türkiye’de de benimsenmekte olduğunu gösteriyor.
Pilot uygulama sayesinde:
Aile gelirlerinin hesaplanmasında kullanılacak veri altyapısı test edilecek,
Hane bazlı destek tutarlarının belirlenmesinde karşılaşılabilecek teknik sorunlar görülecek,
Yardımın hedefleme doğruluğu ölçülecek,
Ailelerin sisteme adaptasyonu ve başvuru süreçleri değerlendirilecek,
İş gücü piyasasına olası etkiler (iş arama motivasyonu, kayıt dışı istihdam ilişkisi gibi) analiz edilecek.
Bu sonuçlara göre sistemin nihai kapsamı ve aktarım tutarları 2027’deki ülke geneline yayılma süreci başlamadan önce şekillenecek.
Neden böyle bir sisteme ihtiyaç duyuldu?
Türkiye’nin ekonomik yapısı son yıllarda hem fiyat istikrarsızlığı hem de gelir dağılımındaki bozulma nedeniyle önemli baskılar altında. Özellikle düşük gelirli ve güvencesiz çalışan kesimler, artan yaşam maliyetleri nedeniyle daha kırılgan hale geldi. Bu süreçte sosyal yardımların etkili hedefleme yapması, süreklilik kazanması ve aile bazında bütüncül bir bakış geliştirmesi önem kazandı.
Ayrıca mevcut aile destek mekanizmalarının büyük kısmı nakdi yardım niteliğinde olsa da farklı bakanlıkların farklı programları altında yürütülmesi, sistemin bütüncül bir etki yaratmasını zorlaştırıyor. GETAD bu dağınıklığı toparlayarak tek bir çatı altında hem mali disiplini güçlendirmeyi hem de daha somut ve ölçülebilir bir destek politikası oluşturmayı amaçlıyor.
Uluslararası örneklerle kıyaslama
GETAD’ın vatandaşlık maaşı veya evrensel temel gelir (UBI) uygulamalarıyla benzerlik taşıdığı düşünülse de aslında yapısal olarak farklı bir mantık üzerine oturuyor. UBI herkese koşulsuz ödeme yaparken, Türkiye’nin tasarladığı model hedefli, yani sadece belirli gelir seviyesinin altındaki aileleri kapsıyor.
Latin Amerika’daki koşullu nakit transferleri, Avrupa’daki “tamamlayıcı gelir” modelleri ve Asya’daki hane bazlı yoksulluk destek programları, GETAD’ın benzerlerine işaret ediyor. Dolayısıyla Türkiye’nin izleyeceği yol, dünyada özellikle son 20 yılda yaygınlaşan modern sosyal yardım sistemleriyle paralel.
Ekonomik etkiler: Bütçe disiplini ile sosyal ihtiyaç arasında denge
Her büyük sosyal program gibi GETAD’ın da bütçe etkisi kamuoyunda en çok tartışılan başlıklardan. Yılmaz’ın açıklamalarında maliyet hesabına dair net rakamlar yer almasa da sistemin kademeli şekilde hayata geçirilecek olması, bütçe üzerindeki yükün kontrollü biçimde dağıtılacağını gösteriyor.
Ekonomistler, gelir tamamlayıcı sistemlerin uzun vadede:
Aşırı yoksulluğu azaltma,
Çocuk yoksulluğunu sınırlama,
Tüketim dengesizliklerini yumuşatma,
Sosyal uyumu artırma
Gibi olumlu etkileri olduğuna işaret ediyor. Ancak programın etkinliği, büyük ölçüde doğru hedefleme ve etkili veri yönetimi kapasitesine bağlı olacak.
2027: Yeni sistemin ülke geneline yayılacağı yıl
Cevdet Yılmaz’ın verdiği takvime göre GETAD’ın tam anlamıyla yürürlüğe girmesi 2027 yılında gerçekleşecek. Bu süreç, Türkiye’nin sosyal devlet mimarisinde önemli bir dönüm noktası olabilir. Programın başarılı olması durumunda, sosyal yardımların daha rasyonel, daha izlenebilir ve daha kapsayıcı bir çerçevede ilerlemesi bekleniyor.
Sonuç: Sosyal devletin yeniden tasarlanması
GETAD, sadece bir yardım programı değil; aynı zamanda sosyal devlet anlayışının yapısal bir yeniden tasarımı niteliğinde. Aile gelirini temel alan yaklaşımla Türkiye, sosyal yardımları ihtiyaç bazında daha hassas bir şekilde hedeflemeye hazırlanıyor.
2026’daki pilot uygulama ve 2027’deki yaygınlaşma süreci, bu dönüşümün başarısı açısından kritik. Önümüzdeki yıllarda hem ekonomik şartlar hem de sosyal talepler değiştikçe, GETAD’ın da yeni ihtiyaçlara göre güncellenmesi olası. Ancak şimdiden görünen, Türkiye’nin sosyal destek sisteminde daha modern ve daha entegre bir döneme girilmek üzere olduğu.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com