Avrupa Ülkelerinde Lojistik Performans Endeksi

Küresel ekonominin damarlarını lojistik oluşturur. Mal, hizmet ve bilginin doğru zamanda, doğru noktaya ulaşması; yalnızca üretim ve ticaretin değil, aynı zamanda ekonomik büyümenin de sürdürülebilirliğini belirler. Bu çerçevede, Dünya Bankası’nın Lojistik Performans Endeksi (LPI), ülkelerin ticari altyapılarını, taşımacılık sistemlerini, gümrük işlemlerinin verimliliğini ve lojistik hizmet kalitesini ölçen en kapsamlı göstergelerden biridir.

Avrupa ülkeleri bu endekste uzun yıllardır ön sıralarda yer almakta ve lojistikteki yüksek standartlarıyla küresel tedarik zincirinin yönünü belirlemektedir. Ancak kıta genelinde performans düzeyi homojen değildir; Batı Avrupa’nın gelişmiş lojistik altyapısına karşılık, Doğu Avrupa ülkelerinde hâlen altyapısal ve kurumsal dönüşüm süreci sürmektedir.

LPI endeksi; gümrüklerin verimliliği, altyapı kalitesi, uluslararası sevkiyat kolaylığı, lojistik hizmetlerin yeterliliği, izleme ve takip sistemlerinin etkinliği ve zamanında teslimat olmak üzere altı temel bileşen üzerinden değerlendirme yapar. Bu altı başlık, Avrupa Birliği’nin iç pazar bütünlüğünü güçlendiren “lojistik entegrasyonun” da temel taşlarını oluşturur.

Avrupa genelinde LPI sıralaması: Kuzeyin disiplini, Batı’nın etkinliği

Son açıklanan LPI verilerine göre Avrupa, genel olarak dünyanın en yüksek lojistik performansına sahip bölgesi olmayı sürdürmektedir. Almanya, Hollanda ve İsviçre gibi ülkeler lojistik alanında uzun süredir küresel liderlik koltuğunu korumaktadır.
Almanya’nın LPI puanı genellikle 4,0’ın üzerinde, yani dünya ortalamasının oldukça üstündedir. Ülke, kara, demir ve deniz taşımacılığında entegrasyonu mükemmel şekilde kurgulamış; “Avrupa’nın lojistik kalbi” unvanını hak etmiştir. Hamburg, Bremen ve Duisburg limanları; Ren nehri taşımacılığıyla birleştiğinde, Almanya adeta bir lojistik laboratuvarı görünümündedir.
Hollanda ise Rotterdam Limanı sayesinde Avrupa içi ticaretin merkezidir. Rotterdam, yılda 470 milyon tonun üzerinde yük elleçleyerek Avrupa’nın en büyük, dünyanın da en yoğun limanlarından biridir. Hollanda’nın lojistik başarısının ardında, yalnızca fiziksel altyapı değil, dijitalleşmiş gümrük sistemleri ve “akıllı lojistik” çözümleri de vardır.

İsviçre ise liman ülkesi olmamasına rağmen kara taşımacılığı, demiryolu koordinasyonu ve sınır geçiş hızında gösterdiği yüksek verimlilikle öne çıkar. Bu, altyapı yatırımı kadar kurumsal yönetim kalitesinin de lojistik performans üzerinde ne kadar etkili olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Buna karşın, Doğu Avrupa ülkeleri olan Romanya, Bulgaristan, Sırbistan ve Ukrayna gibi ülkeler LPI sıralamasında Avrupa ortalamasının gerisindedir. Bu ülkelerde özellikle gümrük süreçlerinin yavaşlığı, lojistik hizmet sağlayıcılarının sınırlı kapasitesi ve dijital dönüşüm eksiklikleri dikkat çekmektedir. Ancak Avrupa Birliği fonları ve Trans-Avrupa Taşımacılık Ağı (TEN-T) projeleri sayesinde bu fark giderek azalmaktadır.

AB politikalarının lojistik performansa etkisi

Avrupa Birliği, LPI göstergelerinde sürdürülebilir bir üstünlüğü koruyabilmek için uzun yıllardır çok katmanlı bir lojistik politikası yürütmektedir. Bu politikanın temelinde “Yeşil Mutabakat”, “TEN-T Ağı” ve “Dijital Tek Pazar” girişimleri yer almaktadır.
2024 itibarıyla AB’nin ulaştırma altyapısına yönelik toplam yatırım büyüklüğü 550 milyar avroyu aşmıştır. Bu yatırımların büyük kısmı, demiryolu ağlarının modernizasyonu, karbon salımını azaltan intermodal taşımacılık sistemleri ve sınır geçiş noktalarında dijital gümrük otomasyonu projelerine yöneliktir.
Örneğin, “TEN-T Core Network” adı verilen ana ulaştırma koridoru, Baltık Denizi’nden Akdeniz’e kadar uzanan 9 stratejik güzergâhı kapsar. Bu sayede Polonya’dan İtalya’ya, Finlandiya’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir taşıma ağı oluşturulmuştur. Bu ağın tamamlanmasıyla lojistik süreçlerin maliyetinin %15-20 oranında düşmesi beklenmektedir.

Diğer yandan, AB Gümrük Kodu Reformu kapsamında geliştirilen “tek pencere sistemi” uygulaması, ithalat ve ihracat işlemlerinde bürokrasiyi büyük ölçüde azaltmıştır. Gümrük işlemlerinde ortalama süre, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde 24 saatin altına inmiştir. Bu, LPI endeksindeki “gümrük verimliliği” bileşenini doğrudan yukarı çekmektedir.

Yeni eğilimler: Dijital lojistik, sürdürülebilir taşımacılık ve yapay zekâ

Lojistik sektöründe artık sadece yollar ve limanlar değil, veri akışı da performansın belirleyicisidir. Avrupa’da birçok ülke, lojistik dijital ikiz (digital twin) sistemleri kurarak taşıma rotalarını, hava koşullarını, trafik yoğunluğunu ve karbon salımını gerçek zamanlı olarak izlemektedir. Bu teknolojiler, özellikle Almanya, Hollanda ve İsveç’te yaygın olarak kullanılmakta; teslimat gecikmelerini minimuma indirmektedir.
Ayrıca Avrupa Yeşil Mutabakatı doğrultusunda karbonsuz taşımacılık hedefleri de lojistik performansın yeni yönünü belirliyor. Elektrikli kamyon filoları, biyoyakıtla çalışan gemiler ve hidrojen destekli demiryolu taşımacılığı projeleri hızla artıyor. 2030 yılına kadar AB içinde taşımacılıktan kaynaklanan emisyonların %55 oranında azaltılması planlanıyor.
Yapay zekâ destekli rota optimizasyonu, blok zinciri tabanlı gümrük izleme sistemleri ve otonom araçlar da Avrupa lojistiğinin yeni kilometre taşları arasında. Özellikle Finlandiya, İsveç ve Estonya, lojistikte “yapay zekâ entegrasyonu” alanında öncü ülkeler konumunda.

Türkiye ve Avrupa lojistiği: Köprü rolü güçleniyor

Avrupa LPI endeksi analizinde Türkiye de özel bir konuma sahiptir. Türkiye, Avrupa ile Asya arasındaki ticaretin en önemli kara ve deniz köprüsüdür. 2023 LPI raporuna göre Türkiye, 139 ülke arasında 38. sırada yer almış ve altyapı kalitesinde kayda değer bir ilerleme göstermiştir.

Kara, deniz, hava ve demiryolu taşımacılığında yapılan yatırımlar, Türkiye’nin Avrupa lojistik zincirine entegrasyonunu güçlendirmiştir. Özellikle Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul Havalimanı Kargo Merkezi ve Mersin Limanı modernizasyonu gibi projeler, Türkiye’nin “lojistik üs” hedefini somutlaştırmaktadır.
Avrupa Birliği ile yürütülen gümrük birliği modernizasyonu görüşmeleri, lojistik süreçlerdeki dijital entegrasyonu artırarak Türkiye’nin LPI sıralamasında daha yukarı çıkmasını sağlayabilir. Bu bağlamda Türkiye, Avrupa’nın doğu sınırında yalnızca bir ticaret geçiş noktası değil, lojistik rekabetin stratejik oyuncusu olma yolunda ilerlemektedir.

Sonuç: Geleceğin lojistiği, Avrupa’nın rekabet gücü

Avrupa’nın küresel rekabet gücü, sadece üretim kapasitesine değil, malların ne kadar hızlı, güvenli ve sürdürülebilir biçimde taşınabildiğine bağlıdır. Lojistik Performans Endeksi, bu açıdan yalnızca bir sıralama değil; ekonomik yönetim, dijital dönüşüm ve çevresel sorumluluk arasında kurulan hassas dengenin aynasıdır.
Batı Avrupa ülkeleri yüksek altyapı kalitesi ve dijitalleşmiş lojistik sistemleriyle öne çıkarken; Doğu Avrupa ve Akdeniz ülkeleri, bu farkı kapatmak için hızla yatırım yapmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda Avrupa’nın lojistik gücü, yalnızca limanların kapasitesiyle değil, veri yönetimi, yeşil taşımacılık ve yapay zekâ destekli planlama ile tanımlanacaktır. LPI endeksi, bu dönüşümün görünmeyen rehberi olmaya devam edecektir.

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

Yayınlama: 11.11.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.