Türkiye’de tarım sektörünün maliyet dinamiklerini doğrudan yansıtan Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE), Eylül 2025 itibarıyla yeniden yükseliş eğilimini güçlendirdi. TÜİK’in yayımladığı son verilere göre endeks, yıllık bazda %34,60, aylık bazda ise %2,16 artış gösterdi. Bu tablo, üretici maliyetlerinin hâlâ yüksek seyrettiğine işaret ediyor; aynı zamanda tarımsal üretimin fiyatlama davranışları üzerinde güçlü bir baskı oluşturmaya devam ediyor.
Tarım-GFE’nin özellikle son üç çeyrekte izlediği yukarı yönlü hareket, hem küresel tarım emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar hem de Türkiye’de girdi maliyetlerini belirleyen kur etkisi, enerji fiyatları ve lojistik maliyetlerdeki artışlarla yakından ilişkili. Endeksin Aralık 2024’e göre dokuz aylık dönemde %26,48 artmış olması ise, tarım üreticilerinin yıl boyunca biriken maliyet yükünü gösteriyor.
Tarım-GFE iki temel gruptan oluşuyor:
Tarımda kullanılan mal ve hizmetler
Tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler
Eylül 2025 verileri, maliyet artışının yine ağırlıklı olarak birinci gruptan kaynaklandığını gösterdi.
Tarımda kullanılan mal ve hizmetler
Aylık artış: %2,29
Yıllık artış: %36,01
Bu grup; gübre, hayvan yemi, enerji, veterinerlik hizmetleri, tohum ve bitki koruma ürünlerini kapsamaktadır. Yıllık bazda %36’lık artış, Türkiye’de özellikle yem ve gübre maliyetlerinin yüksek seyrinin hâlâ kırılmadığını gösteriyor. Döviz kuru hareketleri, ithal bağımlılığı yüksek olan bu girdiler üzerinde ciddi bir belirleyici olmaya devam ediyor.
Tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler
Aylık artış: %1,35
Yıllık artış: %26,60
Makine, traktör, ekipman ve tarımsal yapı yatırımlarını içeren bu grup, daha ılımlı bir artış sergilese de çiftçinin yatırım iştahını törpüleyen maliyet seviyesini koruyor. Özellikle finansman maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemde yatırım harcamalarındaki artışın %26,60 gibi bir düzeyde kalması, sektörün uzun vadeli üretim kapasitesindeki sınırlayıcı etkiyi ortaya koyuyor.
Alt Gruplarda Farklılaşan Eğilimler: Veteriner Harcamaları Yıllık Zirvede
Tarım-GFE’nin detaylarına bakıldığında, bazı alt gruplardaki yıllık ve aylık yükselişlerin genel ortalamanın çok üzerinde kaldığı görülüyor.
Yıllık artışın şampiyonu: Veteriner Harcamaları – %56,97
Üreticilerin hayvan sağlığına yönelik satın aldığı veterinerlik hizmetleri, son bir yılda neredeyse %57 arttı. Bu artışın temel sebepleri arasında:
İlaç ve aşı fiyatlarındaki küresel artış,
Döviz kuruna bağlı tedarik maliyetleri,
Veterinerlik hizmetlerinin enerji ve kira giderlerindeki yükseliş
Yer alıyor.
Bu artış, özellikle küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmeleri için kârlılığı ciddi biçimde etkiliyor.
Aylık artışın lideri: Tohum ve Dikim Materyali – %6,76
Eylül ayında en hızlı artan alt grup ise tohum ve dikim materyali oldu. Tarımsal üretimin temel girdilerinden biri olan tohum maliyetlerindeki bu sert aylık artış, kışlık ekim sezonu öncesinde üreticilerin bütçelerine doğrudan yansıdı. Bu durum ilerleyen aylarda bitkisel üretim maliyetlerine ve dolayısıyla gıda fiyatlarına etkisini hissettirebilir.
Tarımsal girdilerdeki fiyat artışlarını yalnızca iç dinamiklerle açıklamak mümkün değil. Enerji ve akaryakıt fiyatlarının seyrindeki dalgalanmalar, özellikle sulama, nakliye ve üretim süreçlerinin tamamını etkiliyor. Türkiye’nin tarımsal girdi sepetinde yüksek oranlı ithal bağımlılığı olması, döviz kurundaki oynaklığı doğrudan maliyetlere yansıtıyor.
Küresel lojistik maliyetlerindeki dalgalanmalar, Kızıldeniz hattındaki taşımacılık sorunları ve bazı bölgelerde yaşanan kuraklıklar da tarımsal hammadde fiyatlarını etkileyen önemli unsurlar arasında.
Tarım-GFE’deki artışın devam etmesi, gıda enflasyonu üzerinde baskı yaratmayı sürdürecek. Tarımsal üretim maliyetleri ile tüketici fiyatları arasındaki gecikmeli geçişkenlik dikkate alındığında, önümüzdeki aylarda özellikle işlenmemiş gıda kategorilerinde fiyat baskısının belirginleşmesi bekleniyor.
Tarım sektörünün yapısal sorunları — örneğin girdi tedarikinde dışa bağımlılık, ölçek küçüklüğü, verimlilik düşüklüğü ve çiftçilerin sermaye birikimi eksikliği — bu maliyet artışlarının etkisini daha da artırıyor. Girdi fiyatlarındaki artış, çiftçinin üretim miktarını azaltmasına veya ürün desenini değiştirmesine de yol açabilir. Bu da arz yönlü riskler yaratarak fiyat oynaklığını artırabilir.
Eylül 2025 verileri, tarımsal girdi maliyetlerinin hâlâ yüksek hızla arttığını ve üretici üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Tarım-GFE’nin yıllık bazda %34,60’a ulaşması, maliyet enflasyonunun sektör genelinde güçlü bir biçimde hissedildiğini gösteriyor.
Bu koşullar altında tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için:
Girdi maliyetlerini azaltacak destek mekanizmaları,
Yerli girdi üretimini artıracak stratejik yatırımlar,
Ölçek büyümesini ve verimliliği teşvik eden yapısal reformlar
Önem kazanmaya devam ediyor.
Tarım-GFE’nin önümüzdeki aylarda göstereceği seyir hem gıda enflasyonunun hem de tarım sektörünün üretim kapasitesinin geleceği açısından kritik bir gösterge olmayı sürdürecek.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com