Enflasyon, ekonomilerin en önemli ve en yakıcı sorunlarından biridir. Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış, sadece gıda ve enerji gibi temel tüketim mallarını değil, aynı zamanda barınma ihtiyacını da doğrudan etkiler. Barınma, bir bireyin en temel haklarından ve harcama kalemlerinden biri olduğu için enflasyonun bu alanda yarattığı dalgalanmalar, toplumun her kesimini etkileyen çok boyutlu sonuçlar doğurur. Türkiye’de son yıllarda yükselen enflasyonla birlikte kira fiyatlarının olağanüstü bir artış göstermesi, halkın gündelik hayatında derin yaralar açmıştır. Bu makalede enflasyon ile kira ilişkisini ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla ele alıyor; sorunların kökenlerini ve olası çözüm yollarını tartışıyoruz.
Enflasyonun Konut Piyasasına Etkisi
Enflasyon, genel anlamıyla paranın alım gücünün azalması demektir. Bu süreçte emtia fiyatları artarken, konut gibi uzun vadeli yatırım araçları da değer kazanmaya başlar. Konut sahipleri, varlıklarını korumak amacıyla kira bedellerini yükseltme eğilimindedir. Ancak bu artış, çoğu zaman gelir seviyelerindeki yükselişle paralel ilerlemez. Sonuç olarak, enflasyonist bir ortamda kiralar hızla artarken, hane halkının reel gelirleri aynı ölçüde artmaz ve barınma krizi derinleşir.
Türkiye’de TÜİK verilerine göre son yıllarda enflasyon oranlarının %60-70 seviyelerine ulaşmasıyla birlikte büyük şehirlerde kira artış oranları %200’lere varan boyutlara çıkmıştır. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde ortalama kira fiyatlarının orta gelir grubunun bütçesini aşması, kiracıların yaşam standartlarını tehdit eden en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir.
Kira Artışlarını Tetikleyen Dinamikler
Kira fiyatlarının yükselmesinde sadece enflasyon değil, arz-talep dengesi de belirleyici bir rol oynar. Türkiye’de özellikle pandemi sonrası dönemde, artan inşaat maliyetleri ve döviz kurlarındaki yükseliş yeni konut üretimini yavaşlatmıştır. İnşaat sektörünün durağanlaşması, mevcut konut stokunu daraltmış; bu durum kiraların daha da artmasına neden olmuştur.
Bununla birlikte, göç hareketleri de kira fiyatlarını doğrudan etkilemiştir. Büyük şehirlere yönelik yoğun iç göç, deprem sonrası güvenli konut arayışları ve uluslararası göçmen akını, konut talebini ciddi biçimde artırmıştır. Talep artışıyla birleşen yüksek enflasyon, piyasada kiracıların aleyhine işleyen bir fiyat sarmalı yaratmıştır.
Sosyal Etkiler: Kiracıların Kırılganlığı
Enflasyon ve kira arasındaki bu olumsuz ilişki, toplumun farklı kesimlerinde derin sosyo-ekonomik yaralar açmaktadır. Özellikle sabit gelirli çalışanlar, emekliler ve öğrenciler, artan kiralar karşısında en kırılgan grupları oluşturmaktadır. Aile bütçelerinin büyük bir kısmının kiraya gitmesi, diğer temel ihtiyaçlara ayrılacak payı azaltmakta; yoksulluk riskini artırmaktadır.
Son dönemde “ev sahipleri ile kiracılar arasındaki gerilim” de sosyal bir sorun olarak gündeme taşınmıştır. Hukuki anlaşmazlıklar, tahliye davaları ve kira tespit davaları ciddi biçimde artmış; adalet sisteminin üzerine ek bir yük binmiştir.
Kira Artışına Getirilen Yasal Düzenlemeler
Türkiye’de hükümet, enflasyonist baskılar karşısında kira artışlarını sınırlamak için yasal düzenlemelere başvurmuştur. Örneğin 2022’de getirilen “%25 kira artış sınırı” kiracılara kısa vadeli bir nefes aldırsa da piyasanın gerçek koşullarıyla uyuşmayan bu uygulama uzun vadede çözüm olmaktan uzak kalmıştır. Konut sahipleri, bu sınırlamayı aşmak için farklı yollar ararken; kiracılar ise yeni kiralama süreçlerinde astronomik rakamlarla karşı karşıya kalmıştır.
Uzmanlara göre kalıcı çözüm, geçici sınırlamalardan çok, enflasyonu düşürmek ve konut arzını artırmaktır.
Ekonomik Dengeler ve Gelecek Senaryoları
Türkiye’de kira fiyatlarının geleceğini belirleyecek en önemli unsur, enflasyonun kontrol altına alınıp alınamayacağıdır. Eğer enflasyon düşüş trendine girerse, konut piyasasındaki baskılar hafifleyecek ve kira artışları daha öngörülebilir hale gelecektir. Aksi durumda, konut piyasasında oluşacak balon riskleri ve barınma krizinin derinleşmesi kaçınılmazdır.
Konut sektörünün canlandırılması, sosyal konut projelerinin hızlandırılması, kiralık konut arzını artıracak teşviklerin verilmesi ve kira denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, önümüzdeki dönemde kritik öneme sahip olacaktır.
Sonuç: Enflasyon-Kira Çıkmazında Toplumsal Refah
Enflasyon ve kira arasındaki ilişki, bireysel yaşamdan toplumsal refaha kadar geniş bir alana yayılan etkiler doğurmaktadır. Yüksek kira fiyatları, yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyal adalet, yaşam kalitesi ve toplumsal huzur meselesidir. Türkiye’nin bu çıkmazdan kurtulabilmesi, enflasyonu kontrol altına alan kararlı bir ekonomi politikası ile birlikte barınma hakkını güvence altına alan kapsamlı bir konut politikası gerektirir.
Bugün yaşanan kira krizi, aslında enflasyonun toplum üzerindeki görünür yüzlerinden sadece biridir. Enflasyon dizginlenmedikçe, halkın en temel ihtiyacı olan “barınma” giderek lüks hale gelecek; bu da toplumsal dengeleri derinden sarsmaya devam edecektir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com